10 Temmuz 2008 Perşembe

Makale: Yavruluk Kullanmanın Sakıncaları

Merhabalar.

Canlıdoğuranların üremesinde yavruluk kullanımından bahsedeceğim.

Bizim elde edip, kendi tankımıza yerleştireceğimiz 3 tip yavruluk vardır.
  1. Standart plastik yavruluk
  2. Tül yavruluk
  3. DIY (do it yourself - kendin yap) yavruluklar.

STANDART PLASTİK YAVRULUK

Yavruluğun temel olarak iki amacı vardır. Bunlar da, hamile dişinin diğer balıklar tarafından rahatsız edilmeden sağlıklı ve rahat bir doğum yapmasını sağlamak ve yeni doğan yavruların diğer balıklar tarafından zarar görmesinin önüne geçmek.

Ancak, kendi tecrubelerime dayanarak söyleyebilirim ki; plstik yavruluklar bu iki problemin de önüne geçemiyor. Bir canlının hangi ortam/dekorasyon v.b. ile rahat edeceğini belirlemek için, o hayvanın davranışlarını bilmemiz gerekir. Canlıdoğuran yavruları, doğar doğmaz yüzme yeteneğine sahiptir. Bu yüzme yeteneğine sahip küçük yavruların, doğar doğmaz bir yerlere saklanıp diğer balıklara yem olmaktan kurtulmaları gerekmektedir. Bu sebeple her yenidoğan yavru, içgüdüsel olarak suyun yüzeyine doğru yüzer. (Su yüzüyindeki bitkilerin arasına saklanmak amacıyla...)

Balık yavrularının bu davranışı, malesef plastik yavrulukların tasarımlarına terstir. Plastik yavrulukta, yeni yavruların alttaki bölüme geçip, doğum yapan yetişkin dişi ile irtibatlarının kopacağı varsayılır. Ancak çoğu zaman yavrular yukarıya yüzerek tekrar yetişkin dişinin yanına ulaşmakta ve burada yem olmaktadır.

Yavruluğun sağlaması öngörülen ikinci avantaj, hamile dişiye rahat ve sağlıklı bir doğum sağlamaktı. Ancak, canlıdoğuranlar yavruluğa alındıklarında ciddi şekilde strese girerler. Bu durum, yavruların ölü olarak doğmasına, yetişkin balığın yaralanmasına ve hatta ölmesine sebep olabilir. Buradaki yetişkin dişinin strese girmesine iki unsur sebep olur.
  • Canlıdoğuranlar her yönden gelen ışığa karşı hassastırlar. Kendilerine zarar verecek bir balık olmasa bile başta su üstünde yüzen bitkiler olmak üzere, diğer bitkiler dekorasyon v.b. arasına saklanıp kendilerini güvende hissetmek isterler.
  • Bir çok yavruluk, yetişkin bir canlıdoğuran için küçük kalmaktadır.

TÜL YAVRULUK

Tül yavruluğun, yetişkin dişinin strese girmemesi konusunda biraz daha başarılı olduğunu itiraf etmem gerekir. Özellikle yavruluğun tülden yapılmış olması, ortamı değiştiği için stresli olan balığın kendini yaralamasını önleyebilir.
Ancak bu durumda da, tül yavruluktaki yeni doğan balıkalrın, yavruluğun dışındaki diğer balıklar tarafından tül ile birlikte ısırılarak; yenmese bile öldürülme ihtimali vardır ki, balığımız öldükten sonra, ne şekilde olduğu çok da önemli değildir...

DIY YAVRULUKLAR

Bir çoğumuz, ilk üretim tecrubemizde, ne yapacağımızı şaşırıp elimize ilk gelen pet şişe, pet bardak v.b. ile aceleyle bir yavruluk yapmışızdır. Bunun sakıncalarını da maddeler halinde sırlamak gerekirse:
  • Kalitesiz malzeme ve üzerindeki boya suya salınım yapabilir.
  • Dezenfekte etmeden kullandığımız malzeme balıklarımıza zarar verebilir.
  • Yavruluğa açtığımız delikler kusursuz olamayacağı için balıkları yaralayacak sivri bölgeler yaratabiliriz.
  • Açtığımız çoğu delik, yavruluk içindeki su sirkülasyonu için yeterli olmayacaktır.
  • + standart, plastik yavruluğun dezavantajları

Bütün bunları anlatırken, balıklarını yavrulukta üretip, hamile dişi ve yavru kaybı olmadan besleyen arkadaşları göz ardı edemeyiz. Mutlaka bu şekilde yavru alıp, sorunsuz şekilde büyüten akvaristler de vardır.

Ancak benim her canlıdoğuran hobicisine tavsiyem; balıkların mutlaka bol bitkilendirilmiş, su değerli kontrol edilmiş ayrı bir tankta doğum yapmasını sağlamaktır. Bu mümkün olmadığında ise, ana tankımızı sık bitkilendirip, yavrular için saklanma bölgesi yaratarak bir çok yavruyu kurtarabiliriz.

Yazan:Sertaç CAN

9 Temmuz 2008 Çarşamba

Makale: Siyah Molilerde Kaliteli Üretim

Siyah moliler üretimi çok kolay balıklardır. Fakat daha kaliteli bir şekilde üretmek mümkündür. Öncelikle balıklarınızın iyi beslenmesi, iyi bakılması gereklidir. Akvaryuma uygun bir filtre almalısınız. Akvaryumu bitkilendirmelisiniz. Akvaryuma deniz tuzu koymalısınız. Deniz tuzunu koyduktan sonra deniz tuzunda yaşayabilecek bitkilerden seçmenizi öneririm. Bu bitkiler:
  • Glossostigma elatinoides
  • Bacopa carolina
  • Java Moss (Vesicularia Dubyana)
  • Crinum thaianum
  • Aponogeton crispus
  • Lilaeopsis novae-zelandiae
  • Nymphaea zenkeri
  • Egeria Densa
  • Anubias türleri
  • Ceratophyllum demersum
  • Echinodorus tenellus
  • Microsorium pteropus, Java Fern
  • Sagittaria türleri
  • Ceratopteris türleri
Bütün bu işler tamam olunca balık sayısını 1 erkeğe 2 ya da 3 dişi düşecek şekilde ayarlamanız gerek. Eğer moliler siz akvaryuma yaklaştığınızda korkuyorsa veya herhangi başka bir şeyden korkuyorsa üreme dönemleri sırasında molilerin korktuğu şeyi yapmamalısınız. Molilerin üreme konsantrasyonu bozulur. Bildiğiniz üzere moliler canlı doğuranlar sınıfına giriyor. Canlı Doğuranlar yumurta bırakarak değil, doğurarak ürer. Aslında bu sahte bir doğurmadır. Yumurta balığın karnındayken açılır ve balık dışarı çıkar. Bu doğurma gibi gözükür.Son olarak eklemek istediğim bir not: 26 derece balıkların üremesi için ideal sıcaklıktır.

Saygılar ve Sevgiler
-Canlı Doğuran Kulübü-

Microsorum pteropus (Java Fern)


Habitatı: Asya

Uzunluk: 15-30cm

Genişlik: 12-20cm

Sıcaklık: 18-30°C

Işık İhtiyacı: Çok Düşük-Yüksek

Su Sertliği Toleransı: Yumuşak-Sert

Uygun Ph Değeri: 5-8

Gelişim Hızı: Yavaş

Zorluk Seviyesi: 2

Genel Bilgiler: Birçok balık türüne ve akvaryum ortamına uygun, kolay bulunan, bakımı kolay bir bitkidir. Kökleri kütük veya kayalara tutturulur, yeni sürgünler bitkinin yaprağından çıkar.

Akvaryum Sözlüğü

Abyssal Fishes: Okyanusların çok derinlerinde yaşayan balıklar.

Acclimatization: Balığın yeni bir ortama veya farklı ilklim şartlarına adaptasyonu.

Acidic (Asidik,Asidite): Su içindeki hidrojen iyonlarının sayısının pH 7.0 altında olması. Ayrıca suyun asidik olması aşırı yemlemeninde işareti olabilir.

Actinic (Aktinik): Güneş ve benzeri ışınların kimyasal değişikler meydana getirme özelliği. Güneş ışınlarının potosentez için tam bir ışık spekturumu sağlaması.

Activated Carbon (Aktif Karbon): Deniz,tatlı su ve sudaki pisliklerin katı karbon tarafından absorbe edilmesi.

Adipose Fin (Adipoz Yüzgeç): Kuyruk yüzgeçine yakın, önünde ve sırt yüzgeçin gerisinde bulunan küçük dolgun bir tip yüzgeç. Tropheus'larda Adipoz yüzgeç yoktur, genelde yayın balıklarında görülür.

Adnate: Yapışmak, birlikte büyümek.

Aeration (Havalandırma): Oksijenleme amacı ile suyun hareket ettirilmesi, havayla teması.

Alkaline (Alkalinite): Su içindeki hidrojen iyonlarının sayısının pH 7.0 üstünde olması.

Air Pump (Hava Motoru): Akvaryuma hava vermeye yarayan elektrikli motor.

Algae (Alg): Küf, mantar ve şapkalı mantarlarıda içeren tek hücreli mikroskobik tiplerden büyük deniz yosunlarına kadar uzunan ilkel su bitkileri.

Alimentary Tract: Sindirim sistemi veya kanalı.

Alveolus, Alveoli (Alveol): Akciğerlede bulunan, bal peteklerine benziyen çukurumsu hücre.

Ammonia (Amonyak): NH3 Azot döngüsünün ilk adımıdır. Amonyak genellikle balıkların idrarı, ölü balık ve bitki artıkları sonucu oluşmaktadır. Balık ölümlerinin muhtemel sebeblerindendir. Balıkların büyük çoğunluğu için çok zehirli bir maddedir. Akvaryumunuzda sıfır olmasına dikkat edin.

Ammonia Tower: Biyolojik filtrasyonda kullanılan, biyolojik filtrasyon malzelerinin kullanıldığı plastik bölme. Su filtre malzemeleri arasından geçerken hava ile temas edip bakteriler sayesinde zehirli amonyak ve nitritin atılmasına yardım edilmesi. Bu ıslak/kuru filtrelerde bakteri gelişimini hızlandırır.

Amphibious (Amfibi): Karada ve suda yaşama yeteneği.

Anaerobic Bakteriler: Oksijensiz ortamlarda yaşayan bakteri çeşidi.

Anal Fin (Anal Yüzgeç): Balığın kuyruk bölgesine yakın, üreme organları ile kuyruk arasındaki yüzgeç.

Anabatoids: Atmosfer havasını soluyan balıklar, gurami,betta gibi.

Aerobic Bakteriler: Oksijenli ortamlarda yaşayan bakteri çeşidi.

Aragonite (Aragonit): Bazı deniz kabuklarının ve resif mercanlarının kalsiyum karbonat iskeletini oluşturan mineral.

Bacteria (Bakteri): Yaşamın başlangıçından beri varolan en ilkel tek hücreli canlılar, nitrojen çevrime yardım ederler.

Ballast (Balast): Floresan ve metal halide lambaların güç kaynağı.

Biological Filtration (Biyolojik Filtrasyon): Zehirli maddelerin parçalamasıyla oluşturulan süzme süreci. Bu parçalanma sürecinde yararlı bakteriler yardımı ile zararlı maddeler ayrıştırılarak daha zararsız hale getirilir, filtreler malesef zararlı maddeleri tamamen filtre edemiyor.

Barbel: Bazı balıkların ağız kenarlarında bulunan duyargalar kedi balıkları,yayın balıkları ve Loache türlerinde genelde yiyecek aramak için kullanılan anten benzeri organlar.

Berlin Method of Filtration: Canlı kaya ve protein skimmer kullanılarak yapılan biyolojik filtrasyon yöntemi.

Bicolor: İki renkli.

Brachiae: Solungaçlar, balığın solunumu ile ilgili organları.

Brachiocranium: Solungaçların yapısını destekleyen kılçıklı iskelet.

Brachiopoda : Saç gibi kaplı, kalp gibi atan bir beslenme organı ve sırt ile göğüs altı sübapları olan bir deniz yumuşakçası.

Brackish Water (Acı Su): Tatlı su ile deniz suyu arasında kalan bir çeşit su tipi, genellikle büyük göllerin veya nehirlerin okyonuslara aktığı yerlerde bulunur, tuzluluk oranı tatlısuya göre daha azdır.

Bubble Nest (Köpük Yuva): Kabaracık yuvası, labirentli balıkların yumurtalarını suyun yüzeyinde oluşturdukları kabarcıkların içene yerleştirdikleri yuva.

Buccal Incubation: Yumurtaları ağızda kuluçkaya yatırma.

Buffer (Tamponlayıcı): Suyun, içindeki pH değişimlerine dayanmasını sağlayan süreçtir. Suyun kalsiyum karbonat içeriği ne kadar fazlaysa tamponlama kapasiteside o kadar yüksek olur.

Caudal Fin : Kuyruk yüzgeçi, kuyruk.

Canine (Kanin): Diğerlerinde daha uzun,büyük ve konik şekilde olan diş.

Cannister Filter (Dış Filtre): Motoru ve haznesi akvaryumun dışında olan ve bir çift hotum yardımıyla suyu alıp temizleyen filtre.

Carbon Dioxide (Karbon dioksit): CO2 Canlıların ürettiği atık madde, bitkilerin fotosentez için kullandıkları temel ihtiyaç maddelerinden biri.

Carnivorous (Karnivor): Etçil, canlı balık avlayanlar.

Caudal Penduncle: Balığın kuyruğunu gövdesine bitiştiren dar kısım.

Calcium Carbonate (Kalsiyum Karbonat): CaCO3 Sert suda yüksek konsantrasyonlarda bulunan beyaz, kristalize bir mineral.

Cephalic Fins: Kafanın hemen yanında bulunan yüzgeçler.

Cheek: Balığın gözü ile kafası arasındaki bölge.

Chemical Filtration (Kimyasal Filtrasyon): Kimyasal reaksiyonla çözümlenmiş artıkların arıtılması.

Chiller (Soğutucu): Akvaryumun ısısını düşürmek için kullanılan soğutucu, akvaryum kliması.

Chloramine (Kloramin): Sular idaerisinin veya belediyelerin içme suyundaki mikropları öldürmek amacı ile kullandıkları kimyasal, balıklar için öldürücü, çeşitli su düzenleyiciler ile sudaki etkisi engellenebiliyor. Suyu uzun süre havalandırarak dinlendirmek kloraminin etkisini azaltmak için yeterlidir.

Chlorine (Klor): CL2 Sular idaerisinin veya beledeyelerin içme suyundaki mikropları öldürmek amacı ile kullandıkları kimyasal, balıklar için öldürücü olabiliyor, çeşitli su düzenleyiciler ile sudaki klorun etkisi engellenebiliyor. Suyu bir süre havalandırarak dinlendirmek klorun uçması için yeterlidir.

Chromatophores: Renkli pigment hücresi.

Cichlid: Asya, Afrika ve Güney Amerika'ya kadar uzanan bölgede yaşayan bir tür tatlı su balığının genel adı.

Cirri: Bazı soğuk su türlerinin gözünün üzerinde bulunan kısa bir organ.

Coitus,Copulation: Çiftleşme.

Conductivity (İletkenlik): Suyun geçirgenliği,iletkenlik.

Coral Sand (Mercan Kırığı): Mercanların ezilerek kum haline getirilmesi.

Cutis: Derinin iç tabakası,ikinci katmanı.

Daphnia (Su Piresi): Göllerde ve havuzlarda yaşayan küçük canlılar, su piresi

Deionizer: Mekanik ve kimyasal filtrasyonda çeşme suyunu akvaryuma vermeden önce suyun temizlenmesi işi yapan aygıt, bölüm.

Denitrification (Denitrifikasyon): Sudan azot ve azotlu bileşiklerin çıkarılma süreci.

Detritus: Akvaryum tabanına toplanan artıklar.

Diaphanous: Yarı saydam.

Diatoms: İçeriği klorofil ve besleyici lipit olan, okyanus ve tatlısularda bulunan tek hücreli organizmalara verilen genel isim.

Diatom Filter: Özel filtre ortamı sayesinde tek hücreli organizmaları filtre edilmesini sağlayan filtre tipi.

Dorsal Surface: Balığın sırt bölgesi.

Dorsal Fin: Balığın kafa ile kuyruk arasında bulunan yüzgeçi, sırt yüzgeçi.

Dustus Pneumaticus: Yemek borusunu air/swim bladder'e bağlayan tüp.

Ectoparasite (Dış Parazit): Balığın vücudunun dışında yaşayan yaşayan parazit.

Egg-Layer (Yumurta döken): Dişi yumurtladıktan sonra döllenen yumurtalar.

Egg Spots (Yumurta Beneği): Erkeklerin anal yüzgeçlerinde bulunan noktalar.

Epidermis: Derinin dış katmanı, üst deri.

Esophagus: Ağız ile mideyi birbirne bağlayan tüp.

Eye in snout: İktayologların kullandığı, gözün orantılı bir şekilde adım adım ölçülmesi olarak ifade edilen bir ölçü tekniği.

Fertilization (Döllenme): Sperm ve yumurtanın birleşmesi.

Filaments: Sivri yüzgeç, kuyruk ucu.

Fry: Yeni doğmuş veya yumurtadan yeni çıkmış yavru balık.

Forehead: Kafanın önündeki eğim.

Fungus: Balığın gövdesinde oluşan pamuğa benzeyen mantar.

Genus: Türleri ayırt etmede kullanılan ve büyük harf ile başlayan bilimsel ifade.

Gill: Solungaç, balığın solunum işlemi sırasında kullandığı organ, Sudaki O2'ni süzer.

Gill Cover: Solungaçı koruyan sert, kemikli tabaka.

Gonopodia: Canlı doğuranların erkeklerinin, dişilerinin içine sperm koymakta kullandığı uzun bir görünüme sahip anal yüzgeçler.

Gravid: Hamile balık, yumurta dökmeye hazır dişi.

Guanin: Pulların altında bulunan, ışığın yansımasını temin eden madde, genelde tatlısu balıklarında bulunur.

Hard Water (Sert Su): Su içersinde çözünmüş tuz miktarının yoğun olması.

Herbivore (Otçul): Besin ihtiyacını bitki ve yosunlardan karşılayan balık grubu.

HO lighting: Yüksek verimli floresan lamba.

Hybrid (Kırma, Hibrid): İki farklı türün çifleşmesi sonucu ortaya çıkan tür.

Hydrogen Sulfide: Hidrojen sulfit.

Ich, Ichtyophthirius (Beyaz Benek): Beyaz nokta olarak bilinen, tek hücreli bir parazit.

Ichtyology: Balıkları inceleyen bilim dalı.

Internal Filter (İç Filtre): Akvaryum içinde kullanılan filtrelere verilen genel isim, iç filtre.

Invertebrates (Omurgasızlar): Omurgasız tuzlusu hayvanları.

Iodine: İyot.

Kalkwasser: Suda çözülmüş olarak bulunan kalsiyum hidroksit.

Killifish: Yıllık balıkları olarak geçen çok değişik renklere sahip olan fakat ömürleri kısa,üremeleri emek isteyen bir tür. Serkan Alasya'nın sitesinde detaylı bilgi bulabilirsiniz.

Labyrinth Organ (Labirent Organı): Beta Gurami labirentli balıklarda bulunan solunum organı.

Lamprey: Yılan balığı şeklinde yuvarlak ağızlı, emici bir su hayvanı.

Lateral Line: Balığın her iki yanında ve deri içinde uzanan, sudaki titreşimleri sinir sistemine ileten duyu organı.

Live Rock (Canlı Kaya): Canlı kaya. Deniz akvaryumlarında kullanılan küçük yumuşakça ve alg'lerin işgaline uğramış normal kaya.

Livebearer (Canlı Doğuranlar): Yumurtaların balığın vücuduna döllendiği ve yavrularını canlı olarak dünyaya getiren balık türü.

Mechanical Filtration (Mekanik Filtrasyon): Mekanik olarak arıtma(süzme) işinin yapılması.

Metal Halide Lighting (Metal Halide): Reef tanklarının aydınlatılmasında kullanılan en iyi ışıklandırma yöntemlerinden biri, geniş spektrumda doğal ışığa en yakın ışığı veren lamba tipi.

Milt: Balıkların spermi.

Mineral: Suda doğal olarak bulunan inorganik maddeler.

Mouth Brooder: Yumurtalarını veya yavrularını ağızda büyütüp,barındıran balıklara verilen isim.

Nacreous: İnci pulu çekirdeği.

Nitrification (Nitrifikasyon): Bakteriler tarafından, zehirli amonyağın, nitrit ve nitrata dönüştürüldüğü kimyasal süreç.

Nitrate (Nitrat): (NO3) Biyolojik süzme ile alınan azot bileşiği.

Nitrites (Nitrit): (NO2) Süzme işlemiyle alınan amonyak ve nitrat arası bileşik.

Nuchal Hump (Kafa): Erkek cichlidlerdeki geniş alın.

Operculum, Opercle: Solungaç kapağı

Otoliths: Balığın işitmesini ve sesin dengelenmesini sağlayan, kulaktaki üç kemik.

Ovary: Dişinin üreme için salgı yapan organı,bezesi.

Overfeed: Aşırı besleme.

Ovipositor: Ucu sivri tüp şeklinde olan ve yumurta bırakmaya yarayan uzuv.

Ozone: Ozon.

Peat (Turba, torf): Çürümüş bitkilerden elde edilen kömür, turba yosunu. Suyun pH'nı düşürmek için kullanılan bir tür yosun.

Pectoral Fins: Göğüs yüzgeçi.

Pelvic Fins: Anal yüzgeçin önünde bulunan yüzgeç, çıkış yüzgeçi.

pH: Suyun asit ve alkalitesini anlatan logoritmik ölçü birimi.

Pharyngeal Teeth: Balığın boğazındaki dişler.

Photosynthesis: Işık yardımı ile besin biriktirme süreçi.

Piscovore: Diğer balıkları yiyen balık grubu.

Planktivore: Plankton ile beslenen balık grubu.

Pleco (Vatoz, vatos): Pleco veya Plecostomus.

Powerfilter: İç elektrik motoru olan filtre.

Powerhead: Güç kafası

Prefilter: Ön filtre.

Ray: Yüzgeç zarlarını tutan sert ince kemikler.

Redox: Bir su kütlesindeki azalma ve oksidasyon potansiyeli için kullanılan kısaltma. Yüksek redox potansiyelli bir su berrak,iyi kaliteli ve yüksek düzeyde O2'e sahiptir. Düşük redox potansiyelli bir su ise düşük kalitesi ve yetersiz düzeyde O2 içerdiğini gösterir.

Reverse Osmosis: Çeşme suyunu arıtma yöntemlerinden biri.

Phosphorous (Fosfor): Fosforlu. Deniz akvaryumları için önemli trace elementlerden biridir. Genetik madde bloklarının inşasında ATP (adenosine triphosphate) oluşumuna yardım eder.

Plankton: Besin zincirindeki en ufak ve ilkel yaratıklar.

Protein Skimmer: Protein toplayıcısı, deniz akvaryumlarında, elektrik yüklü, aktive edilmiş bir köpük oluşturarak sudan atık maddeleri toplayan bir çeşit filtre.

Salt (Tuz): Anyon ve katyonların genel adı.

Saggita: Kulaktaki en büyük otolith.

Scale: Pul.

Scalpel: Cerrah balığının sırtındaki dikenler.

School (Sürü): Aynı tür veya cins balıkların grup halinde bir arada yüzmeleri.

Scute: Yayın balıklarının sert sırt pulu .

Sediment: Akvaryum tabanında biriken atıklar,yem,bitki,ölü balık, tortular.

Shaol: Aynı türden balıkların bir arada bulunması.

Shimmies: Üşüyen balıkların hareketsiz, yan yana durmaları.

Silicon (Silikon): Silisyum, deniz sistemlerindeki eser elementlerden biri.

Soft Water (Yumuşak Su): Su içersindeki çözünmüş tuz miktarının çok az olması.

Spawning: Yumurtlamak .

Species: Tür, cins.

Specific Gravity (Öz Ağırlık): Saf suya göre, bir sıvının yoğunluk oranı.

Strain: Aynı özellikteki balıklar,türdeş.

Strontium: Mercan resiflerinin büyümesi için gerekli temel elementlerden biri.

Subspecies: Alttür.

Substrate (Substrat): Akvaryum tabanında kullanılan çakıl,mercan kırığı,midye kırığı,nehir kumu. Alt tabaka,alttaş.

Substratum: Doğada tabanda bulunan maddelerin(çakıl,mercan,kum)farklı katmanları.

Swim Bladder,Air Bladder: Balığın suyun içersinde dengede durabilmesini sağlayan içinde gaz dolu olan organ.

Trace Elements (Eser Elementler): Tatlısu ve tuzlu su akvaryumlarında gerekli olan birçok elemente verilen genel isim, çok az miktarda bulunur, kalsiyum, stransiyum, iyot, ozon, kobalt, demir, bakır, selenyum.

Trickle Filter: Bölmelerde biyolojik filtrasyon malzelerinin kullanıldığı, suyun filtre malzemeleri arasından geçerken hava ile temas edip yararlı bakteriler sayesinde zehirli amonyak ve nitritin atılmasına yardım edilmesi. Bu ıslak/kuru değişim filtrelerdeki bakteri gelişimini hızlandırır.

Tubercle: Tatlısu balıklarının solugaç kapaklarında görünen küçük beyaz sivilce benzeri kabarcıklar.

Turbulence: Hızlı ve güçlü su hareketi.

Ultraviolet Sterilizer (UV): Zararlı bakteri ve mikro organizmalardan UltraViole ışığı kullanarak arıtma yöntemi.

Undergravel Filter: Tabanda oluşan pisliklerin, çakılların altındaki tabla aracılığı ile temin edilen süzme yöntemi.

Ventral Fin (Ventral Yüzgeç): Karınaltı yüzgeçi.

Ventral Surface (Karın Bölgesi) : Balığın midesinin ve üreme organlarının olduğu bölge.

Venturi: Silindirik bir yapıya sahip olan, havanın suyun içinden hızlı bir şekilde geçtiği popüler bir protein skimmer dizaynı.

VHO Lighting: Yüksek verimli floresan ışığı. Bu tip ışıklar özel balats ile kullanılır ve geniş spektrumda ışık verir.

Wet/Dry Filter (Islak Kuru Filtreler): Islak/Kuru filtre, bölmelerinde biyolojik filtrasyon malzelerinin kullanıldığı, suyun filtre malzemeleri arasından geçerken hava ile temas edip yararlı bakteriler sayesinde zehirli amonyak ve nitritin daha hızlı atılmasını sağlayan filtre tipi.

Zeolite (Zeolit): Amonyağı kendi üzerinde toplayarak akvaryumdan atılmasını sağlayan madde, sadece tatlısu akvaryumlarında kullanılır.


Kaynak: www.ballicali.com

8 Temmuz 2008 Salı

Makale: Balık Seçimi

Yeni akvaryum kuracak olan herkesin aklında ilk ''Acaba hangi balıktan almalıyım?'' sorusu geçer. Akvaryum hobisine yeni başlıyorsanız en iyi seçim blogumuzun konusu olan canlı doğuranlardır. Türkiye'de bolca bulunurlar ve fiyatları çok pahalı değildir (bazı varyeteler dışında). Karar vermeniz için bazı özelliklerine bakmanız gerek. Bu özelliklerden birkaçı: Kolay bakım, güzellik, üreme, davranış biçimleri.Kolay bakımı olsun derseniz size Molileri öneririm.Ama dikkat edin, balon moli almayın. Balon molileri size önermem.Nedenini bazı yazı dizilerimizde anlattık.Güzellik diyorsanız sizlere Lepistes, Endler's ve Kılıçkuyruk önerebilirim.Gelelim üremeye; bütün canlı doğuranlar kolay ürer fakat lepistes en kolay üreyenidir.Hem üresin hem de çabuk gelişsin derseniz size veliferaları öneririm.Davranış biçimleri sizin için önemliyse Platilere yönelmenizi öneririm.Eğer değişik varyeteler isterseniz, Gambusyaları, Lepistesleri ve Platileri öneririm.

Saygılar ve Sevgiler...
-Canlı Doğuran Kulübü-

Cam Fanustaki Kimya bölüm 3

Balık artıkları, yenmemiş yemler, ve diğer tüm organik maddeler bir anda sanki bir sihir yapılmış gibi ortadan kalkmaz. Besinler balığın sindirim sistemine girer ve tam sindirilemeyen büyük kısmı dışkı olarak dışarı atılır.Bununla beraber proteinlerin sindiriminden ve balığın metabolizmasından çıkan amonyak ve karbondioksit, balığın solungaçlarından suya bırakılır.

Yem, ilaç ve gübrelerde gerekli minerallerin yanında istenmeyenler de bulunur. Düşük oranlarda toksiklik göstermezler ancak konsantrasyon artarsa zehirlenme riski ortaya çıkar. Bu artıklar mikroorganizmalar tarafından ayrıştırılır ve genellikle toksik materyallere dönüştürülür ve düzenli su değişimi gerektirir. Bu noktada doğanın zekası ve içgüdüsü devreye girer. Doğada, bu artık maddeleri ayrıştırıp doğadaki diğer canlıların kullanımına sunmaktan başka amacı olmayan yaratıklar mevcuttur. Ayrıştırma sonucu ortaya çıkan komponentlerden en önemlilerinden bir grubu azot tabanlı materyallerdir. Azotun bu dönüşüm zincirine verilen isim azot zinciri veya azot halkasıdır.

Azotlaştıran (nitrifying) bakteriler adını verdiğimiz mikroskobik canlıların doğadaki görevi azot komponentlerini ayrıştırmaktır. Yeni bir akvaryum kurduğumuzda, bu bakteri akvaryumda çok az miktarda (su ve kum ile gelen) bulunur. Bundan dolayı ilk bir kaç hafta süresince, bu bakteri miktarı kat kat artıp, artıkları işleyebilecek miktara gelinceye kadar beklenmelidir. Sağlıklı bir akvaryum için bu bakterinin kolonileşmesine ve akvaryumumuzda çoğalmasına ihtiyacımız vardır. Akvaryum literatüründe bu ilk bir kaç haftalık koloni oluşumu akvaryumunun dönüştürülmesi olarak adlandırılır. Bu işlem normal olarak 2-7 haftalık bir süreç gerektirir.

Azotu daha detaylı olarak inceleyecek olursak, azotun çok önemli iki organik molekül sınıfına, proteinler ve nükleik asitlerin yapısına etki ettiği görülür. Havada büyük miktarlarda azot gazı bulunmasına rağmen, çok az canlı bu formda azotu kullanabilir. Sadece özel bir takım bakteri, esas olarak cianobacteria (genellikle mavi-yeşil algae olarak adlandırılır) azotu alıp, azot tabanlı organik moleküllerin sentezinde kullanır. Bu bakteriler azot tamamlayıcılar olarak adlandırılır. Bunlar başka organizmalar tarafından yenir, yiyen organizmalar başka hayvanların gıdası olur ve bunlar da diğerlerinin taki tüm bu azot komponentleri tüm ekosisteme yayılıncıya kadar bu işlem devam eder.

Bu azot komponentleri serbest kaldığında (bir organizmanın ölümü veya bir parçasının kopması gibi), bunlar çürütücü bakteriler tarafından havasız ortamda işlenir, ve bu ayrıştırmanın en önemli ürünlerinden birisi amonyak gazı olur. Amonyak su ile temas ettiğinde amonyum hidroksit oluşur, bu da oldukça toksik bir materyal olup yüksek konsantrasyonlarda tahrip etkisi çok yüksektir. Anaerobik işlemin tek ürünü amonyak değildir. Çürüyecek atık fazla ve sıkışık (akvaryum kumu altında) ise, yüksek sıcaklıklarda metan gazı ve hidrojen sülfür ortaya çıkar.

Amonyak balık için çok tehlikeli bir materyaldir ve toksiklik oranı, sıcaklığa, Ph’a ve sudaki tuz oranına bağlıdır.

Sıcaklıkla birlikte daha da artabilmekte olan amonyak ani pH değişimlerinde kısa zamanda oluşarak balıklarda ani stres ve zehirlenmeye yol açar. kvaryumun düzenli su değişimlerinde eklenen yeni suyun pH değeri eğer akvaryumdakinden yüksek ise ortalama pH değerine bağlı olarak hızla amonyak açığa çıkar. Özellikle amonyak tehlikesine karşı su değişimlerinde taze suyun pH değeri ana tankın pH değeri ile eşit olması gerektiği önemle vurgulanmalıdır.

Bu yüzden yüksek pH değerli tanklarda amonyum, çok iyi bir biyolojik filtrasyon ile ya da kimyasal olarak yok edilmelidir. Organik kirliliğin akvaryumdan uzaklaştırılabilmesi için sık sık temizlenebilen mekanik ön filtre ve dip temizliği çok faydalıdır. Ayrıca bitkiler amonyumu besin olarak tüketirler ve amonyak oluşumu engellenmiş olur. Özellikle hızlı çoğalabilen Lemna Minor gibi yüzey bitkileri çok başarılı amonyum tüketicisidirler.

Bakımlı akvaryumlarda amonyum konsantrasyonu ortalama olarak tamamen zararsız olan 0,5mg/L düzeyinde kalır. Alkali düzeyi pH 7,5'in üzerine çıkmadıkça biraz daha yüksek oranlarda sakıncasızdır.

Amonyak oluşmaya başlarsa, 0,2-0,6mg/L gibi konsantrasyonlardan itibaren balıklarda oksijen yetersizliğini hatırlatan sık solunumlar başlar. Balıklarınızda havasız kalmış gibi sık soluma görürseniz amonyak zehirlenmesi olasılığını da düşünmek gereklidir.

AKVARYUMDA OKSİJEN- KARBONDİOKSİT DÖNGÜSÜ

Akvaryum içerisinde canlı hayatın sürdürülebilmesi için oksijen ve karbondioksit konsantrasyonlarının belirli limitler içerisinde tutulabilmesi gerekmektedir. Her ne kadar akvaryumlar kapalı sistemler olmasa da ve değişik şekillerde filtrasyon ve oksijenizasyon uygulansa da biyolojik dengenin yerine oturduğu bir akvaryumda oksijen-karbondioksit döngüsü kurulmuş olur.

Akvaryum içerisindeki balıklar, bitkiler, algler, bakteriler ve diğer sayılabilecek yumuşakçalar gibi canlılar birbirleri ile etkileşim içerisindedirler. Hayatın ilk şartı olan oksijenin atmosferindeki kaynağı fotosentezdir.

Fotosentez:

Fotosentez kısaca,

CO2+ H2O + ışık = C6H12O6 + H2O + O2 şeklinde özetlenebilir.

Akvaryumda fotosentezin hızı en başta CO2 konsantrasyonu ve ışık şiddeti ile ilişkilidir. Akvaryumlarda fotosentezde kullanılan CO2 nin kaynağı; balıklar ve diğer yumuşakçalar gibi canlıların solunumu ile, akvaryumlardaki aerobik bakteriler , akvaryumun havalandırılması sırasında atmosferde bulunan CO2 , bitkiler normal metabolizmaları sırasında CO2 üretirler.

CO2 nin akvaryumda tüketimi ise bitkiler ve algler tarafından gerçekleşir. İyi ışıklandırılmış ve yeterli CO2 bulunan bir akvaryumda O2 nin fotosentez hızına bağlı olarak yüksek olması beklenir. Balıklar yaşamaları için gerekli olan O2 ni bitkilerden sağlarken aynı zamanda bitkilerin kullanmaları için gerekli olan CO2 i üretmiş olurlar. Tabiatta bu denge tam olarak kurulmuştur. Ancak akvaryumda bu dengenin tam olarak kurulması (kapalı bir sistem olmadığı için) mümkün değildir. Akvaryumda CO2-O2 döngüsü işlese de sisteme dışarıdan besin ve O2 girişi olmakta ve filtrasyon yapılmaktadır.

Akvaryumdaki biyolojik dengenin işleyişinde bitkiler büyük önem taşımaktadırlar. Bitkiler yalnızca CO2-O2 dönüşümünde değil, akvaryum içerisindeki nitrojen döngüsünde de önemli rol oynarlar. Akvaryumdaki CO2-O2 döngüsünü değerlendirirken akvaryumun bitkili olup olmadığı önemlidir. Bitkilerin bulunmadığı bir akvaryumda oksijenizasyon, algler ve filtrasyona dayalı olarak gerçekleşir.

Akvaryum ortamında O2’nin tüketimi başlıca balıklar tarafından gerçekleştirilse de akvaryum ve filtre içerisinde koloni oluşturmuş olan nitrobacteriler gibi mikroorganizmalar oksijen tüketiminde önemli pay sahibidirler. Özellikle dip temizliğinin iyi ve sık yapılmadığı akvaryumlarda bozulan organik artıklar O2 nin tüketilmesinde oldukça etkili olurlar.

Yem artıkları, çürüyen bitki yaprakları ve özellikle taşların arasında kalan ölü balıklar öncelikle karbonlu bileşiklere ayrıştırılırlar.

Bu süreç sonunda oksijen düzeylerinde önemli bir düşme ve bir karbondioksit artışı gözlenir. Daha sonraki dönemde ise, oksidasyon ile parçalanan organik artıklardan oluşan amonyağın nitrit ve nitrata dönüşmesi nedeni ile ikinci bir oksijen düşüklüğü durumu ortaya çıkar. Ayrıca organik atıklar amonyak dışında metan ve hidrojen sülfür gibi maddelere dönüşümü sırasında da oksijenin tüketilmesine neden olur.

Akvaryumdaki bu organik atıklar sonucu O2 de meydana gelen düşüklüğü bazı faktörler etkilemektedir. Özellikle su sıcaklığının yüksek olması, akvaryumun küçük olması, su sirkülasyonunun yetersiz olması ve organik atıkların çürümeye yatkın olmaları, gibi durumlarında tehlikeli oksijen yetersizliği ortaya çıkabilir.

Oksijen düşüklüğü, öncelikle balıklarda solungaç hareketlerinin hızlanmasına neden olur. Balık böylelikle solungaçlarındaki gaz değişimini sağlayan kapiller yapılara daha fazla su temasını sağlamaya çalışır. Ancak oksijenin buna rağmen yetersiz kalması veya problemin uzaması durumunda balığın kalbi düşük oksijen seviyelerine uyum sağlayamaz. Kalp atış hızı azalır ve kasılma gücü zayıflar böylece solungaçlardaki kapiller yumaktaki kan akımı daha fazla azalır bir kısır döngü oluşur bu ise balığın ölümü ile sonuçlanır.

Balıkların oksijen düşüklüğüne verdikleri tepki türler arasında oldukça değişkenlik gösterir.

Genelde hızlı yüzen türler yavaş dip balıklarına göre oksijen düşüklüğüne daha hassastırlar. Aynı şekilde soğuk sularda yaşayan balıklar sıcak sularda yaşayanlara göre daha fazla oksijen ihtiyacı duyarlar. Bunun nedeni oksijenin soğuk suda çözünürlüğünün artması olarak açıklanabilir. Başka faktörde balığın büyüklüğüdür. Aynı cinsde olsa küçük balıklar düşük oksijen düzeylerine daha hassastırlar. Normal şartlarda bir akvaryumda gerekli olan oksijenin büyük kısmı mekanik olarak havalandırılması ile sağlanır.

Karbondioksit Düzeyi Ne Olmalı ?

Doğada, atmosferden gelen sudaki erimiş CO2 gazı düzeyi basınca ve sıcaklığa bağlı olarak 1-2 ppm arasında değişir. Ancak doğada atmosferin dışında başka CO2 kaynakları da vardır. Bazı bölgelerde, sedimenti çevreleyen sularda bol miktarda karbon olduğu tespit edilmiştir. Akvaryum gibi yarı kapalı sistemlerde 1-2 ppm düzeyindeki erimiş CO2 hızlı büyüyen bitkiler için yetersiz kalır. Bol bitkili bir akvaryumda optimal CO2 düzeyi 15-20 ppm veya 35-45 ppm dir. Bu konsantrasyon düzeyinde bitkiler çok çabuk büyür. Balıklar veya diğer su canlıları yüksek CO2 konsantrasyonlarından sanıldığı kadar kötü etkilenmezler. Genel olarak, bitkiler için gereğinden de fazla olan 30 ppm in altındaki konsantrasyonların canlılara olumsuz bir etkisi yoktur.

Yard. Doç. Dr. Zehra KÜÇÜKBAY

Cam Fanustaki Kimya bölüm 2

TATLI SU SERTLİĞİ

Su sertliği akuaristleri iki açıdan ilgilendirir:
1) Balıklar için uygun ortamı sağlamak
2) Akvaryum pH değerini stabil hale getirmek.

İki çeşit su sertliği vardır:

I) Genel sertlik (GH)
II) Karbonat sertliği (KH)

Sık kullanılan üçüncü bir terim ise GH ve KH değerlerinin kombinasyonundan oluşan toplam sertliktir. GH ve KH değerlerini ayrı ayrı bilmek önemli olduğundan toplam sertlik değerini kullanmak yanlış yönlendirici olabilir ve kaçınılmalıdır. Suyun-sertliği, yumuşaklığı aslında tatlı su için geçerlidir, deniz suyu mineral içeriğiyle sertlik dışında kalır. Suyun kaynağına yakın yerden alınması safiyetini hazırlar, kaynağındaki su en saftır. Su denize doğru aktıkça, çözülen maddelerin karışmasıyla sertleşir.

GENEL SERTLİK

Genel sertlik sudaki kalsiyum (Ca++) ve magnezyum (Mg++) iyonlarının ölçümünden oluşur. Başka iyonlar da GH değerine katkıda bulunabilir ancak etkileri genellikle önemsizdir ve ölçümleri zordur. GH pH değerini doğrudan etkilemez ancak sert su GH ve KH arasındaki bazı etkileşimlere bağlı olarak genellikle alkalidir.

GH genellikle kalsiyum karbonatın (CaCO3) ppm, sertlik derecesi (dH) veya daha doğru bir şekilde CaCO3'ün molar konsantrasyonu cinsinden belirtilir.

1.) Alman sertlik derecesi (dH) L de 10 mg CaO dur.
ABD'de sertlik CaCO3'ün ppm derişimi olarak verilir.
0 - 4 dH, 0 - 70 ppm : çok yumuşak
4 - 8 dH, 70 - 140 ppm : yumuşak
8 - 12 dH, 140 - 210 ppm : orta sert
12 - 18 dH, 210 - 320 ppm : oldukça sert
18 - 30 dH, 320 - 530 ppm : sert

Genel sertlik biyolojik işlemler açısından oldukça önemlidir. Bir balık yada bitkinin ; "sert" yada "yumuşak" suyu tercih ettiği söylendiğinde GH'den bahsediliyordur.

Yanlış GH besinler ve artık ürünlerin hücre membranlarından geçişini etkileyecek ve yumurta fertilitesi, böbrek gibi iç organların çalışması ve büyümeyi etkileyebilecektir. Belli ölçüler içinde çoğu balık ve bitki yerel GH değerlerine adapte olabilir ancak üreme bozulabilir.

KARBONAT SERTLİĞİ

Karbonat sertliği (KH) ,sudaki bikarbonat ve karbonat iyonlarının ölçüsüdür. Nötr pH değerine sahip tatlı su akvaryumlarında bikarbonat iyonları çoğunluktadır, deniz akvaryumlarında ise karbonat önemli rol oynar.

TATLISU SERTLİĞİNİ AYARLAMAK:

Yerel suyunuz istediğiniz balık ve bitkiler için fazla sertse yumuşatılabilir. Bunu yapmanın pek çok yolu vardır , fakat bunlardan bazıları akvaryum kullanımı için daha uygundur.

En iyisi (ve tabiiki en pahalısı) ters ozmoz (RO) deiyonizer kullanmak ve elde edilen suyu (GH=0) musluk suyuyla karıştırıp arzu edilen GH'ye ulaşmaktır.

Ticari su yumuşatıcı reçine "yastıkları" küçük hacimli işler için kullanılabilir fakat büyük miktardaki sular için etkin değildir. Sistem iyon değişim prensibini kullanır. Buna göre, kalsiyum ve magnezyum iyonları sodyum iyonlarıyla yer değiştirir ve akvaryumda fazla sodyum istenilen bir şey değildir.

Yerel GH değeri çok düşükse, kalsiyum sülfat ve veya magnezyum sülfat kullanarak yükseltilebilir. Bunun dezavantajı, suya sülfatları eklemektir, dolayısıyla dikkatli olunmalıdır. Kalsiyum karbonat kullanılabilir ancak bu da KH değerini de yükseltecektir. İstenen sonucu elde etmek için çeşitli kombinasyonlar kullanılabilir. Karbonat sertliği suyu kaynatarak ( en küçük akvaryumlar dışında pratik olmayan bir çözüm - akvaryuma dökmeden soğumasını bekleyin-) azaltılabilir.

Karbonat sertliği sodyum bikarbonat katarak kolayca yükseltilebilir. Kalsiyum karbonat KH ve GH'yi eşit olarak artıracaktır.

Her 50 litre su için bir çay kaşığı (yaklaşık 6 gram) sodyum bikarbonat (NaHCO3) KH değerini 4 derece artıracak ve genel sertliği artırmayacaktır.

Aynı miktar suya 2 çay kaşığı kalsiyum karbonat eklenmesi KH ve GH değerini 4 derece artıracaktır. Bunların farklı oranlarını kullanarak balık ve bitki için doğru KH/GH dengesi elde edilebilir.

Suyun sertliği, ozmotik basınçla doğrudan ilişkilidir; dolayısıyla suda yaşayan her türlü canlının hücresel faaliyetini de doğrudan etkiler. Genel olarak akvaryum balıkları için uygun sertlik derecesi 5° -15° GH arası değerlerdir.

Akvaryum Ekosistemi ve Nitrojen Döngüsü

Akvaryum kirliliğinin en önemli etkeni olarak, proteinlerin ve yeme eklenmiş serbest amino asitlerin yıkımından çıkan nitrojen bileşikleridir. Besinler balığın sindirim sistemine girer, tam sindirilmeyen büyük kısmı dışkı olarak dışarı çıkar. Bu kısım, yenmeyen yemler ile beraber çürütücü bakteriler tarafından havasız ortamda(havaya gerek kalmadan-Anaerobik) ayrıştırılır ve çeşitli işlemler sonucu Amonyağa dönüştürülür. Buraya kadar olan işlemin benzeri balığın vücudunda gerçekleşir. Proteinlerin sindiriminden ve metabolizmasından çıkan Amonyak, balığın solungaçlarından suya bırakılır.

Balıklar ve aşağı sınıf canlılarda atık amonyak şeklinde, sürüngenler ve kuşlarda ürik asite dönüştürüldükten sonra, memelilerde ise ek bir işlem ile üre’ye dönüştürülerek atılır.

Amonyak çok zehirli bir maddedir. Yeterli oksijenli ortamda gelişebilen bir kısım bakteriler tarafından okside edilerek, Nitrit’e dönüştürülür. Amonyak kadar olmasa da, nitrit de zehirlidir. Bol oksijenli ortamda bazı bakteriler bu nitriti, Nitrata okside edebilir. Nitrat çok daha az zararlı olup, ancak ortamda fazla birikmesi zehirlenmeye yol açar.

Yosunlar da bitki olduklarından, nitrat artışı ile yosunlanmada da artış görülecektir. Yosunlanmadaki diğer önemli madde Fosfat’tır. Bitkiler de fosfat tüketir ama bu konuda yosunlarla yarışamaz. Yosunların gelişimi ise fosfatın verilmesi ile kat kat artar. Bu yüzdendir ki kullandığınız yemler ve gübreler fosfattan arınmış olmalı. Yoksa kısa sürede akvaryumun suyu yemyeşil ve mat olacaktır.

Yeni bir akvaryumun ilk bir kaç haftası biyolojik dengenin sağlanması açısından çok önemlidir. Balık alıp akvaryumumuza koymayı düşünmeden önce, onlar için uygun bir ev hazırlamalıyız. Bir akvaryum yaşayan minyatür bir dünyadır, ve bunun için bu kapalı küçük dünyanın ev sahipliği yaptığı tüm canlıların sağlıklı yaşayabilmesi için gerekli tüm biyolojik dengeleri içermesi gerekir.



Devam edecek

Cam Fanustaki Kimya bölüm 1

Arkadaşlar Merhaba,

İnternet üzerinde akvaryum ile ilgili değişik bilgiler ararken aşağıda görülen makaleyi buldum. Yazı bir seminer için basit ve herkesin anlayabileceği bir dille yazılmış. Hazırlayan İnönü Üniversitesinden Yard. Doç. Dr. Zehra KÜÇÜKBAY. Dün kendisinden yazısını Forum'da yayımlamak için izin istedim. Zehra Hanım nezaket örneği göstererek bu bilgiyi Forum'da yayımlamama müsade etti.

Kendisine teşekkür ediyorum.

Cam Fanustaki Kimya

Akvaryum Suyu

Su olmadan akvaryum olmaz. Beslenecek hayvanın, barınma ve yaşamasını sağlayan suyun bulunması gerekir.
İnsanlara, havanın gerekliliği gibi, su da, burada yaşayan hayvanların ihtiyacı olan oksijeni içerir, onların vücutlarını destekler, bitkilerin köklerini tutar.
Suda yaşayan balıklar, su içer, tuz bırakır veya su bırakıp tuz alır, bu balığın tatlı su veya deniz balığı olmasına göre değişir. Dünyanın yüzde yetmişini su kaplar. Daha çok tuzlu su (denizlerde) bulunurken, ırmaklarda ve göllerde de tatlı su vardır ki, bu tüm miktarın yüzde üçünü teşkil eder; bunun yüzde 75'i buz şeklindedir, kutuplardadır. Akvaryumlarda tatlı su olsun, deniz suyu olsun, bir takım işlemleri gerektirir, rasgele doldurmakla olmaz; aksi halde kirli su balıklara, canlılara zarar verebilir.

Su Nedir?
Su genellikle H2O formülüyle ifade edildiği gibi iki molekül hidrojen ve bir molekül oksijenden meydana gelmiştir, bazen içerisinde sodyum klorür (NaCl) bulundurur. Ama, suyun içerisinde pek çok ufak canlılar ve mineraller de vardır. Bunları bilmeden, çeşitli ülkelerden iklimlerden gelen balık ve öteki canlılara bunların etkilerini anlamadan işe başlamak olmaz. Dünyada, daha çok tuzlu su denizlerde bulunur. Deniz, içerdiği tuzla oldukça dengeli bir ortamdır; tuz oranı, yer yer değişiklik gösterir. Tatlı su ise azınlıktadır. Balık beslerken, denizden gelenlerin beslenmesinde deniz suyunun göz önünde bulundurulmasını düşünürken, tatlı su seçiminde de bir takım özelliklerin düşünülmesi gerekir.

TAZE, TATLI SUYUN ELDE EDİLMESİ

Denizlerden, güneşin etkileriyle uçan su buharları atmosferde birikir, bu esnada tuz ve öteki kimyasal maddeler denizde kalır. Atmosferde yoğunlaşan bulutlar giderek daha da yoğunlaşıp yağmur olarak yere düşer. Saf, taze, tatlı su olan yağmur suyu atmosferden ve düştüğü topraktan etkilenebilir. Bu süreç boyunca geçtiği topraklardan bir takım kirleticileri alan su denize varıncaya kadar değişikliğe uğrar; mineraller, endüstriyel atıklar, ayrışan bitkiler suyu kirletir.

Su ve suyun konukları, suda yaşayan hayvanlar, canlılar

Akvaryumda beslenen hayvanlara, çıktıkları ortamın suyuna benzer su vermek en akıllı hareket olur. Deniz canlılarının aksine, tatlı suda yaşayanlar arasında çok büyük ayrıcalıklar izlenir. Dağ çağlayanları serindir ve hızlı akan bu çağlayanların oksijence zengin oldukları bilinir. Bu sularda, kayalardan süzülüp gelen bir takım minerallere rastlanır, sular saf olsa da, yer altı dehlizlerine ve ısı katmanlarına rastlayınca asit etkisi kazanır. Bu sularda Danios tipi balıkları izleriz.

Tropikal, çaylar, ırmaklar ve göller

Tropik ormanları katedip, akan ırmaklar genellikle yumuşak ve asitli sular içerir. Daha yavaş akan bu sular dağ çağlayanlarına göre daha az oksijenlidirler. Tropikal balıklardan, akvaryuma alınanların çoğu, işte bu sulardan gelir, bunlar arasında Barb grubu da dahildir. Characins'ler , Cihlid'ler, Rasbora'lar yine bu sınıftan hayvanlardır. Orta Amerika'nın ormansız bölgelerinden akan sular yine ağır akarlar, suları sert ve alkali özelliklidir. Bu sularda yavru doğuranlar, örneğin Svvordtail, Molly ve Platy yaşar.

Mevsimlik tropikal ırmaklar

Göllerin ve ufak ırmakların pek çoğu, her yıl kurur; muson yağmurlarıyla ancak canlanır, kabarırlar. Bunların koşullarında çok önemli değişiklikler izlenebilir. Bu değişiklikler, akarsu yatağının bileşimine göre yumuşak ve asitli olabilir; bazen de buharlaşmayla giderek sertleşir. Bu sular genelde çok yavaş hareket eder, durgundur ve oksijen içeriği zayıftır. Mevsimlik balıklar daha çok Killifish denilen türlerdir, bunlar aşılanan yumurtalarını çamurlara gömer ve suların kabarmasıyla da üreyip yüzmeye başlarlar, mevsimlik kuraklığa aldırmazlar.

Göller
Afrika'nın Rift Vadisindeki büyük göller su toplayan göllerdir; sadece buharlaşmayla su kaçağı olabilir. Burada su çok serttir ve "baziktir" Oksijen içeriği rüzgârla ve dalga hareketiyle zenginleşir. Bu sularda Cichlid türü balık bulunur.

Her iki suya uygun türler

Denize yakın ırmaklarda yaşayan balıklar, bir yandan tatlı suda yaşarlarken, zaman zaman karışan her iki suya da kendilerini adapte ederler. Bu hareketli suların oksijen içeriği fazla olabilir; ayrıca sertlik derecesi artabilir, alkali oranı yükselebilir. İşte bu suların balıkları tuzlu suda ve az tuzlu suda yaşayabilirler. Bu suların türleri arasında Monos ve bir kısım Möllies vardır.

Denize özgü balıklar

Denizlerde tuzluluk oranları genelde fazla ayrıcalık göstermez. Örneğin Hint Okyanusunun suyu ile Kızıl Deniz arasında çok az tuzluluk farkı vardır. Bu sularda yaşayan balıkların büyük bir kısmı mercan kayalıkları arasında barınırlar. Buranın balıkları derin sulardakilere göre, akvaryumlara daha uygundurlar.

MERCAN TAŞLARI-KAYALARI

Alkali nitelikli olan deniz suyu, kalsiyum depolayan hayvanların parçalanmasıyla meydana gelen mercan kayalıklarının, etrafındaki deniz suyundan etkilenmediği görülmektedir, ve bu sular sığ olduklarından sıcaktır da. Süzücü anemonlar ve tüp solucanlar vasıtasıyla olduğu kadar, dalga hareketiyle temizlenen bu sular berraktır, bu suların Amphiprion ve Chaetodon gibi açık renkli balıkları diğer balıklar arasında çok görülür, akvaryumların da sevimli balıkları arasındadır.

Su kaynakları

Doğal su ile akvaryum beslemek önerilse bile, günümüzde akvaryumcuların, yerinde, bulabildikleri sudan yararlandıkları bir gerçektir. Çünkü kent yaşamında doğal kaynaklardan su taşımak, ne kolaydır ne de ekonomik.

Taze yağmur suyu kullanılması

Büyük akvaryumları yağmur suyuyla beslemek kolay olmaz. Yağmur sularının da atmosferde endüstriyel atıklarla kirlenmiş olmaları olasılığı vardır. Ufak akvaryumları bir miktar yağmur suyuyla doldurmak olanaklıdır, ayrıca sert suların yağmur suyuyla yumuşatılması olanağı da böylece vardır

İlk düşen yağmur sularının toplanmaması, bir süre yağıştan sonra su biriktirilmesi lazımdır.

Ayrıca yağmurun, kirlenmemiş, zehir etkisi almamış, metalik etki vermeyen, borulardan zarar görmemiş, yağlı boyadan kirlenmemiş olmasına dikkat edilmelidir.

Şehir suyundan yararlanma

Şehir suyunu bir takım işlemlerden geçirip akvaryumda kullanabilirsiniz. Katkıların bir kısmı balıkları zehirliyebilirse bile, bunları bertaraf edebilirsiniz.

Musluktan su almadan önce birkaç dakika suyu akıtıp bakır ve diğer zararlı metal etkilerini gideriniz.

Klor etkisinin giderilmesi için suyun asgari 12 saat kadar dinlendirilmesi gerekir. Bakır ve çinko gibi ağır metal etkilerinin giderilmesi için akvaryum malzemesi satıcılarından hazır tabletler alıp kullanabilirsiniz.

Deniz suyu kaynakları

Deniz suyunu kullanırken temiz, endüstriyel ve kent atıklarıyla kirlenmemiş olması gerekir. Doğal deniz suyunun yararından çok, zararlı mikropları olduğundan "sea-miks" denilen sentetik suyun hazırlanması gerekir.

"Sea-miks" sentetik deniz suyunun hazırlanması, kullanılması

Yapay deniz suyu akvaryum malzemesi satıcılarında bulunur; doğal deniz suyuna çok yakındır ve balıklar için çok uygundur. Paketteki "sea-miks" miktarını belirli ölçek akvaryuma kullanmanız gerekir. Karışımı kullanınca suyun yoğunluğunu ölçüp birkaç saat havalandırın, yine ölçün ondan sonra balıkları akvaryuma bırakın

Akvaryum suyunun niteliği

Suyun saf, temiz dengeli olarak sağlanıp, böylece devam ettirilmesi önem taşır. Bunu temin etmek için iyi bir süzme sistemiyle uyumlu bir değişme düzeninin (su değişme) yapılması lazımdır. Şehir suyuyla akvaryumda başarı sağlamak için suyun denenmesinde, kimyasal ayarlamanın yapılmasında bilgili olmak gerekir.

Suyun asit ve baz özelliği

Ph, bir çözeltinin asitlik veya bazlık değerlerinin ölçüsüdür. pH 0 ile 14 arasında bir değer skalasında ölçülür, özel durumlarda pH değeri bu değerleri aşabilir, ama bu nadir ve akvaryum hobisi ile ilgili olmayan bir durumdur. Ph, Hidrojen iyon konsantrasyonunun negatif logaritma değeridir : pH = -log[H+].

Suyun pH değeri, sudaki hidrojen iyonları [H+] konsantrasyonunun, hidroksit iyonları [OH-] konsantrasyonuna oranıyla belirlenir. Eğer H+ iyonları, OH- iyonlarından fazla ise, su ASİDİK'tir ( pH 7'den küçüktür ). Eğer OH- iyonları, H+ iyonlarından fazla ise, su BAZİK'tir ( pH 7'den büyüktür ). Eğer OH- ve H+ iyonları birbirlerine eşit miktarda ise su NÖTRAL'dir ( pH 7 değerindedir ).

Ph, akvaryumculuktaki en önemli ölçümlerden biridir. Balıkların doğada bulundukları ortamlardaki pH değerlerine yakın değerlere sahip akvaryumlarda yetiştirilmesi, çok önemlidir. Akvaryum canlıları için uygun pH değerleri, genellikle pH 6.0 - pH 9.5 arasındadır. Ph 4.0 - 10.0 aralığının dışında canlı türlerinin çok büyük bölümünün yaşaması mümkün değildir.

Doğal olarak her balık türüne uygun olan pH değeri farklıdır; ancak genellikle aynı coğrafyada yaşayan balık türlerinin gerektirdikleri pH değerleri birbirlerine benzer.

Sudaki hızlı pH değişimleri tehlikelidir! Çoğu zaman, suyun mutlak pH derecesinden çok, pH'ın dengede sabit tutulması önemlidir. Çünkü balıklar, bitkiler ve mikroorganizmalar, ani pH değişimlerinden son derece olumsuz etkilenirler. Suyun pH derecesinin dengede tutulmasında bikarbonat sertliği önemli rol oynar.

Genel olarak, suyun bikarbonat sertliği yükseldikçe pH da yükselir ve daha kolay dengede tutulur.

Ph ve Karbondioksit

Bir akvaryumda pH değerini etkileyen en önemli madde karbondioksittir . Suda ne kadar çok karbondioksit varsa pH da o kadar düşer. Gündüzleri bitkiler fotosentez sırasında karbondioksit alır oksijen verirler. Bu yüzden de bitkili akvaryumlarda pH derecesi, sabah ışık ilk açıldığında en düşük noktasındayken akşam ışığın kapanmasına yakın en yüksek noktasına ulaşır.

Devam Edecek

Akvaryum Kurulumu

Akvaryum kurulumunda en önemli şey bunun uzun bir süreç olduğunu bilmektir. Akvaryuma malzemeleri yerleştirip suyu doldurmak akvaryum kurmak değildir. Genelde yapılan hata suyu doldurduktan sonra akvaryum kuruldu demektir. Hatta birçok akvaryumcu size akvaryumla aynı anda balık da satarlar. Bu balıklar siz akvaryuma koyduktan sonra 12 saat ile 1 hafta sonra ölürler. Bu da ben neyi yanlış yaptım sorusunu akla getirir.

Öncelikle yapılması gereken hangi tür balığın besleneceğine karar vermektir. Bu akvaryum ve malzeme seçimini yapmamız için gerekli bir bilgidir. Birçok balık türü için beslenilebilecek en az akvaryum ölçüleri bellidir. Mesela Malawi Çiklitlerinde tek tür için en az 200ltlik bir akvaryum gerekmektedir. Tür ve bölge seçiminde dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da türlerin istekleri ve birbirlerine uyumluluğudur. Bu konuyu başka bir yazıda detaylandırmak daha iyi olacaktır.

Beslenecek türün seçiminden sonra ihtiyacımız olan akvaryumu almamız uygun olacaktır. Bu noktada yapılan bir hata da ihtiyaç duyulan en küçük akvaryumu almaktır. Bu hem ilerisi için sorun teşkil eder hemde küçük akvaryumun bakımı büyük akvaryuma göre her zaman daha zordur. Büyük akvaryum ilk bakışta biraz masraflı gibi görünsede uzun vadede çok daha uygun olacaktır.

Akvaryumu aldıktan sonra ihtiyacımız olan temel malzemelere geçelim. Akvaryum için en temel malzeme filtredir. Filtre seçimi hem şu an hemde ilerisi için çok önemlidir. Filtre 1 saat içinde akvaryumun hacminin 2 ile 5 katı arasında suyu filtre edebilmelidir. Genelde iç filtrenin yeterli olacağı düşünülür. Ama iç filtreler aslında mekanik temizlik için yapılmış ürünlerdir. Hem suyu hareketlendirir hem de suyu mekanik olarak temizlerler. Su içinde kalın pisliklerin yüzmesini ve göze batmalarını engellerler. Bunun yanında biyolojik filtrasyon yapsalar da bu yeterli değildir. Şelale tipi filtreler ise 80ltye kadar olan akvaryumlar için yeterli gibidirler. Dış filtreler ise filtrasyon konusunda çok başarılıdırlar. Hem kullanımları hem de temizlikleri iyidir ve bir çok akvaryum için yeterlidirler. Aslında en iyi filtrasyon sistemi sumplardır. Fakat hem maliyeti hem de geniş yer ihtiyacı nedeniyle pek kullanışlı değillerdir.

Her ne kadar dış filtre yeterli olsa da akvaryuma 1 iç filtre eklemekte fayda vardır. İç filtre hem su içinde yeterli akıntıyı oluşturacak hem de mekanik filtrasyonla dış filtreye yardımcı olacaktır.

Filtremizi seçtikten sonra sıra filtre malzemelerini seçmeye geldi. Temel malzemeler elyaf, sünger ve seramik borulardır. Bu malzemeler dışındaki malzemeler balık seçimine göre belirlenir. Düşük pH isteyen balıklar için torf(turba), yüksek pH isteyen balıklar için mercan kırığı gibi malzemeler almak gerekir. Aktif karbon(kömür) ise sadece akvaryumda kimyasal kullanılması gerekn durumlar oluştuktan sonra filtreye yerleştirilmesi gereken bir malzemedir. Sürekli olarak filtrede bulunması gerekmeyen bir malzemedir.

Bu malzemeler filtre içine su akış yönüne göre yerlerştirilir. Suyun filtreye girdiği yönde ilk önce seramik borularla karşılaşması gerekir. Seramik borular buradaki görevi suyun filtre içinde her yöne doğru hareket etmesini sağlamaktır. Seramik borulardan sonra sünger koyulması iyi olacaktır. Bu sünger hem kalın pislikleri tutacak hemde bakterilere yaşama alanı sağlayacaktır. Süngerden sonra ihtiyaca göre torf veya mercan kırığı koymak iyi olacaktır. Bu malzemelerden sonra en sona elyaf koymak daha ince pisliklerin tekrar akvaryuma gitmesini engelleyecektir. Ayrıca elyaf bakterilere de yerleşme imkanı sağlar.

Filtremizi ve malzemelerini belirledikten sonra sırada ısıtıcı seçimi vardır. Isıtıcı seçiminde genelde 1 lt'ye 1 watt güç gelecek şekilde seçim yapılır. Akvaryum hacmi büyüdükçe ısıtıcının gücünü büyütmek yerine daha fazla ısıtıcı kullanmak daha iyi olacaktır. Bunun sebebi bir ısıtıcıyla ısıtılan akvaryumlarda ısıtıcıya en uzak nokta ile ısıtıcı çevresi arasındaki ısı farkının fazla olmasıdır. Isıtma birimi çoğaldıkça ısı farkları daha az olazaktır. Bu insanlar için ve sıcakkanlı canlılar için fazla birşey ifade etmese de balıklar gibi soğukkanlı canlılar için çok önemlidir.

Akvaryumlarda genelde kulanılan bir diğer malzeme ise hava motorudur. Hava motorları suya O2 kazandırmak için kullanılırlar. Aslında su içine verdikleri havanın çok az bir kısmı suya karışır ama bu hava su yüzeyine çıkarken su yüzeyinde bir hareket yaratır. Bu hareket suyun havalanmasını sağlar.

Şu anda akvaryum kurulumda gerekli olan temel bileşenleri seçmiş bulunuyoruz. Şu anda seçtiğimiz malzemelerle akvaryumumuz balık beslenebilecek duruma geldi. Sırada hem görsel olarak hem de balıkların daha rahat edebilmeleri için gerekli malzemeler var. Yine en baştaki balık seçimimize geri dönmemiz gerekiyor. Besleyeceğimiz balıklara göre kum, bitki ve dekorasyon malzemeleri seçimi yapacağız.

Kum ve taban malzemesi seçimi beslenecek balık ve bitki türüne göre yapılır. Burda temel olan ölçüt kumun yüksekliği, kum tanelerinin kalınlığı, kumun su üzerindeki etkileri ve balıkların kum ile olan ilişkileridir. Bitki dikilecek akvaryumlarda en az kum yüksekliği 5cm olmalıdır. Bu yükseklik bir çok bitki türü için yeterli bir seviyedir. Bazı özel türler için daha fazla kum yüksekliği gerekebilir. Kum tanelerinin kalınlığı ise ne çok ince ne de çok kalın olmalıdır. Akvaryumcularda bir çok kalınlıkta kum bulunsa da orta kalınlıktaki kumları seçmek önemlidir. Kumun su üzerindeki etkileri çok önemlidir. Mercan kırığı ve midye kırığı suyun pH'ını yükseltip suyu sertleştireceği için sadece sert su isteyen balıkların akvaryumlarında kullanılması önerilir. Quartz kum ve lav kırığı suya etki etmez, bu nedenle düşük pH veya nötr su isteyen blaıkların akvaryumlarında kullanılır. Dere kumu ise genelde bitki veya yoğun bitkili akvaryumlarda tercih edilen bir malzemedir. Deniz kumu ise tatlısu akvaryumlarında önerilmez. Bitkili akvaryumlarda kumun altına gübreli taban malzemeleri eklemek bitkiler açısından faydalı olacaktır.

Kum seçiminde bir diğer dikkat edilmesi gereken nokta ise balıkların kum ile olan ilişkileridir. Bazı balık türleri akvaryum kumunu kazmayı severler, bazıları ise kumla hiç ilgilenmezler. Kum kazan veya kuma saklanan türler için çok ince veya çok kalın olmayan kumlar seçmek daha iyidir. Aslında temel olarak çok kalın kumlar arasında biriken pislikler filtreler tarafından alınamaz ve orda çürümeye başlarlar. Dip çekimi de bu pisliklerin tam olarak temizleyemez. Bu oluşan çürüme, akvaryumda nitrat gibi zararlı maddelerin daha fazla oluşmasına neden olur.

Kum seçiminde diğer nokta ise kumun rengidir. Bu göz zevkiyle bağlantılıdır. Ama tamamen göz zevkine göre seçim yapılması yanlıştır. Bu kısımda en önemli nokta kum renginin çok açık ve parlak olmamasıdır. Parlak zemin balıkları rahatsız edecek ve hastalıklara daha kolay yakalanmalarına neden olacaktır. Bu parlaklık dışındaki renk seçimleri tamamen görsel zevke kalmıştır.

Dekorasyon malzemelerinde seçim balık seçimiyle birebir ilişkilidir. Mesela üreme davranışları dekorasyon malzemeleri seçiminde etkilidir. Tanganyika Gölü çiklitlerinden olan Brevis çiklitleri boş salyangoz kabukları içine yumurtlar. Ağızda yumurta tutan Malawi türleri genelde yumurtaları ağızlarına aldıklarında bir mağaraya saklanma ihtiyacı duyarlar. Bazı çiklit türleri ise düz bir kayaya, bir mağaranın duvarına veya bitkilerin yapraklarına yumurta bırakarak bunları orda korurlar.

Genelde kayalar yüksek pH isteyen balıkların bulunduğu akvaryumlar ihtiyaç duyulan malzemelerdir. Hem suyu sertleştirip hem de balıkların üremeleri için uygun ortam sağlarlar. Kütükler ise düşük pH isteyen balıkların akvaryumlarında kullanılırlar. Bitki akvaryumları için de güzel aksesuarlardır. Ayrıca kütükler az da olsa pH'ın düşmesini sağlarlar.

Her türlü akvaryumda bitki kullanılabilir. Önemli olan hangi bitkinin kullanılacağıdır. Özellikle bitkilerle iyi geçinmeyen çiklit türlerinde kalın yapraklı ve dayanıklı bitki türleri kullanılır. Mesela anubias türleri bu tür balıklar için uygundur. Bitkilerle iyi geçinen türler için her türlü bitki kullanılabilir. Mesela lepistesler için yüzey bitkileri veya çalı benzeri bitkiler kullanmak iyi olur. Bu tarz bitkiler yavruların saklanması için ortam oluştururlar. Böylece yavrular kendilerini diğer balıklardan saklama şansına sahip olurlar. Yapay bitkiler yerine canlı bitkiler kullanmak akvaryum açısından çok faydalıdır. Yapay bitkiler sadece dekoratif bir görüntü sergilerler ama doğal bitkiler akvaryumunuzu kapalı bir ekosisteme dönüştürürler. Balık pislikleri ve yem artıklarından dolayı akvaryumda oluşan Nitrat ve Fosfat gibi maddeleri canlı bitkiler kullanarak akvaryumun daha sağlıklı olmalarını sağlarlar. Ayırca köklerinde barındırdıkları yararlı bakteriler nedeniyle akvaryuma daha da faydalı olurlar.

Aydınlatma seçimi bir diğer önemli konudur. Sadece balıkların olduğu akvaryumlarda ışık çok önemli değildir. Sadece gece ve gündüzü ayırt etmelerine yetecek kadar bir ışıklandırma yeterli olacaktır. Bitkili akvaryumlarda ise akvaryumda bulunan bitkiler göz önüne alınarak onların ihtiyaçları yönünde bir aydınlatma seçilmelidir.

Akvaryuma yeni balık alma...

Arkadaşlar; akvaryuma yeni balık alındığında, suya koymadan önce, balığın suyun ısısına ve pH'ına adapte olabilmesi için öncelikle yapılması gerekenler vardır.

Resim

Poşet akvaryumun içinede 5-10 dk. bekletilmeli, poşet içindeki ısı ile akvaryumun ısısı aynı olmalıdır.

Resim

Akvaryum suyundan bir miktar poşetin içine alınıp, balık akvaryum suyunun şartlarına alıştırılmalıdır.

Resim

Daha sonra balık güvenle akvaryuma salınabilir.

Yeni başlayanlar için pratik bilgiler... bölüm 4



Akvaryum hobisine yeni başlayanların dikkat etmeleri gereken diğer noktalar şunlardır:

1. Akvaryumun suyunu komple değiştirmeyin, düzenli periyotlarda su değişimleri yapın. Su aşırı şekilde kirlenmemişse, salgın bir hastalık oluşmamışsa suyu komple değiştirmekten kaçının. Zaten düzenli su değişimleri ile birçok olumsuz durumu da gidermiş olursunuz. Düzenli su değişimleri şu şekilde yapılır: Haftada 1-2 kez, dipten bir hortum vasıtasıyla %20-30 oranında su çekilir. Eksilen suyun yerine, yine akvaryumdaki suyla aynı ısıda, balıklarınızın istediği kimyasal özelliklerde su eklenir. Suyun dipten çekilmesinin sebepleri de şunlardır: Dışkılar ve artık yemler sonucu oluşan bazı maddeler suyun dibinde birikir. Bu maddeler, ileri vadede balıklarınızın sağlığını bozabilir. Bu yüzden düzenli aralıklarla dipten su çekip yenisini eklemek, bu olumsuz durumu ortadan kaldırmanızı sağlayacaktır.

2. Akvaryumunuzu, direkt güneş ışığı almayan biryere yerleştirin. Bir akvaryumun güneş ışığı alması demek; ısıda değişimlerin oluşması, istenmeyen ve özellikle akvaryumdaki bitkileri bozan alglerin (su yosunları) oluşması ve suyun bozulması demektir.

3. Akvaryumunuza gerekmediği sürece ellerinizi sokmayın. Ellerinizi gerekli gereksiz akvaryuma sokarsanız hem suya mikrop bulaştırabilirsiniz, hem de balıklarınızı strese sokarsınız. Stres ise sağlığı bozan en önemli faktördür.

4. Akvaryumunuzda kullanacağınız malzemelerin kaliteli olmasına özen gösterin. Tank, ısıtıcı-termostat, filtre, hava motoru, süzgeç, yemler, ilaçlar, kısacası kullanacağınız bütün malzeme kaliteli olmalıdır. Ekonomik açıdan ucuz malzemelere yönelmektense, biraz daha pahalı olan ama çok daha kaliteli malzemeler kullanmak uzun vadede çok daha ekonomik hale gelecektir. Çünkü akvaryum bir ekosistemdir. Ekosistemdeki en küçük bir arıza, büyük sorunları da beraberinde getirebilir. Bu yüzden kaliteli ürünler kullanılmalıdır. Özellikle çabuk tüketilen akvaryum malzemelerinin (yem, ilaç gibi) son kullanma tarihlerine dikkat edin.

5. Akvaryumun bulunduğu odada kesinlikle sigara içmeyin, başkalarının da sigara içmesine asla izin vermeyin. Sigara insanlar için olduğu kadar diğer canlılar için de öldürücüdür. Yine akvaryumun bulunduğu odada mümkün olduğunca oda spreyleri, gaz halinde kullanılan böcek ilaçlarından kullanmamaya dikkat edin. Birçok balık türü, kimyasal maddelere karşı hassastırlar.

6. Doğadan alıp akvaryumunuza taşıma istediğiniz çeşitli malzemeleri (canlı yem, bitki, çakıl, kum, kütük, kaya gibi) mutlaka dezenfekte ettikten sonra kullanın. Bu konuyla ilgili olarak akvaryum hobisi ile ilgili çeşitli yayınlara ve web sitelerine başvurabilirsiniz.

7. Unutmayın ki akvaryum hobisinde en önemli nokta canlılarınızın sağlığıdır. Sırf kendi zevkleriniz için balıklarınızı rahatsız edebilecek bir dekor uygulamayın. Unutmayın ki akvaryumdaki canlıların sağlığını bozan ana unsur strestir.

8. Yeteri kadar deneyim kazanmadan kimyasalları kesinlikle kullanmayın. İlla da kullanmak gerekiyorsa mutlaka deneyimli bir hobiciye danışın.

9. Son olarak; işini layıkıyla yapan akvaryumculara ve bu işe gönül vermiş hobicilere danışın. Size mutlaka yardım edeceklerdir. Bunların dışında akvaryumla ilgili web sitelerini ziyaret edin, forumlara katılın, akvaryumla ilgili yayınları takip edin.

Kolay gelsin, sağlıklı akvaryumlar dilerim...

Saygılarımla...

Yeni başlayanlar için pratik bilgiler... bölüm 3

Dekorasyon:

Daha önce de anlatıldığı gibi akvaryumunuzu şekillendirmeniz yalnızca sizin hayal gücünüzle sınırlıdır. Doğayı mümkün olduğunca taklit etmelisiniz. Balıklarınız da kendilerini tıpkı doğada yaşıyormuş gibi hissetmelidirler. Kaya, çakıl taşları, kütük ile akvaryumunuza dekor oluşturabilirsiniz. Dekor konusunda yine balıklarınızın ihtiyaçlarına göre hareket etmeniz gerekir. Bazı balıklar kayalıklardan ve sudaki oyuklardan hoşlanırlar, buralara yuva yaparlar. Bazıları da bol bitkili akvaryumlarda mutlu olurlar. Dekor malzemeleri, balıklarınızın üremelerine kadar etkili olabilir. Bazı balıklar bitkilere zarar verirler, bu durumda akvaryumun dekorunu kayalarla ve kütüklerle yapmak gerekebilir veya sert yapraklı su bitkileri kullanılabilir. Aslında dekorasyon insana göre değil, akvaryumdaki canlının ihtiyacına göre olmalıdır.

Düzen-bakım:

Akvaryumunuz ve içindeki canlılar sürekli olarak bakım ve ilgi isterler. Hassas dengeler üzerinde kurulu olan su altı dünyasında sağlık konusu çok önemlidir. Çok önemli bir durum olmadığı sürece hergün aynı saatte yem vermelisiniz, aynı saatte aynı şeyleri yapmalısınız. Düzen değiştiği taktirde akvaryumdaki canlılar -özellikle balıklar- strese girerler ve stres unsuru hastalıklara zemin hazırlayan başlıca unsurdur.

Balık seçimi:

Akvaryumcudan veya bir arkadaşınızdan balık alırken şunlara dikkat etmelisiniz:

Sağlık:

Balık sağlıklı olmalıdır. Renkleri düzgün, yüzgeçleri parçalanmamış, çok zayıf yada çok şişman olmayan balıkları tercih edin. Mümkünse balığı almadan önce yem yemesini seyredin. Sağlıklı bir balık, yemi reddetmez. Ayrıca sağlıklı balık hareketlidir. Özellikle akvaryumun taban kısmında hareketsiz duran, sağlıksız görünen balıkları almayın. Hastalıklarla ilgili kaynakları okuyun ki sağlıksız balığı diğerlerinden ayırt edebilesiniz. Bir de balığın uzuvları eksik olmamalıdır.

Sağlık konusunda üzerinde önemle durulması gereken bir diğer nokta da karantina akvaryumudur. 10-20 litrelik küçük bir tank bu işi görebilir. Yeni alınan bir balık, direkt olarak akvaryuma konmamalıdır. Karantina akvaryumunda 1 hafta gözlenmeli, herhangi bir olumsuz gözlem yoksa bundan sonra ana akvaryuma alınmalıdır. Karantina tankı ile ilgili ayrıntılı bilgileri SAĞLIK kısmında bulabilirsiniz.

Habitat:

Özellikle doğada aynı veya yakın yerlerde yaşayan balıkları tercih etmeniz (karma akvaryumlarda) yerinde olur. Böylece çok farklı su özelliklerinde yaşamayan, aynı şartları isteyen balıkları almış olursunuz ve su kimyası (pH gibi) ve suyun fiziksel özellikleri (ısı gibi) konusunda herhangi bir problem yaşamazsınız.

Uyum:

Seçeceğiniz balıklar birbirleri ile her yönden uyumlu olmalıdır. Burada uyumdan söz ederken estetikten ziyade yaşamsal anlamda uyumdan bahsediyoruz. Örneğin akvaryumlarda bakılan birçok tropikal balığın mönüsünde yine akvaryumlarda bakılan bazı tropikal balıklar vardır. saldırgan-çekingen ilişkileri, balık seçiminde çok önemli bir yeri oluşturur. Bazı balıklar bölgelerini savunurlar (teritoryal) ve özellikle üreme dönemlerinde hem kendi cinsinden olan balıklara hem de başka cinslerden balıklara karşı saldırgan olabilirler. Balık seçerken bunları göz önüne almazsanız, akvaryumunuzdaki bazı balıklar diğerlerine zarar vereceklerdir. Yine aynı şekilde birçok balık türünde erkek bireyler, hemcinslerine karşı agresiftir. Bunlara dikkat etmeniz ve seçiminizi yapmanız son derece önemlidir. Bazı balıklar da grup/sürü balıklarıdır. Bu tür balıkları akvaryuma en az 4-8 bireyden oluşan bir grup/sürü halinde salmak gerekir. Aksi taktirde kendilerini güvende hissetmezler, strese girerler ve iştahtan kesilip ölebilirler.

Tank özellikleri:

Birçok balık türü küçük tanklarla (20-50 litre) yaşayabilirse de bazı balıklar çok daha büyük hacimli tanklarda (150-500 litre) yaşayabilirler. Besleyeceğiniz balık türlerini ve sayılarını tankınızın kapasitesine göre seçmelisiniz. Aldığınız balıklar yavru yada genç balıklar ise, büyüdüklerinde (ulaşabilecekleri en büyük boya ulaştıklarında) ne kadar bir su kütlesine ihtiyaç duyarlar, bunu düşünmelisiniz. Benzer şekilde, bazı balık türleri yüksek tanklardan (40 cm. ve üzeri bir yükseklik) hoşlanırlar. burada unutmadan şuna da değinilmelidir; bir fanusun içinde kesinlikle balık beslemeyin. Yuvarlak yapısından ve dar ağız kısmından dolayı balıkların sağlığı açısından zararlı olan fanusları kullanmayın. Sadece yavru balıklar fanusta tutulabilir.

Devam edecek...

Yeni başlayanlar için pratik bilgiler... bölüm 2

Taban malzemesi:

Taban malzemesini, balığın ihtiyaçlarına göre seçmek gerekir. Örneğin bazı türler ince kumlardan hoşlanırlar. Bazıları ise yüksek pH istedikleri için deniz kumu kullanılmalıdır. Taban malzemesi seçerken, balıklarınızın ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmalısınız. Bazı balık türleri kumda çukurlar açarak yuva yapar, bazı balık türleri ise kayalardan yapılmış dekorları sever. Taban malzemesini, balıklarınızın özelliklerine göre seçmelisiniz. Herşeyden önce balık, kendini güvende hissetmelidir. Bu yüzden de kendisine gizleyebilmesine olanak verecek şekilde ve renkte taban malzemesi seçmek yerinde bir davranış olacaktır. Çok önemli bir nokta; unutulmamalıdır ki sudaki biyolojik dönüşümün çok önemli bir kısmı akvaryumun tabanında gerçekleşir. Bu yüzden taban malzemesine sadece bir dekor olarak bakılmamalıdır.

Beslenme:

Balıklar, çok çeşitli gıdalarla beslenirler. Bazıları etçil, bazıları otçul beslenir. Yem seçiminizi buna göre yapmalısınız. Yanlış bir yem seçimi, balığınızın sağlığını kaybetmesine ve hatta ölmesine neden olabilir. Bitkisel ağırlıklı beslenen balığa yüksek oranda protein içeren et ürünleri ve hayvansal yemler verilmemelidir çünkü sindiremeyecekleri için çeşitli hastalıklara yakalanacaklardır. Evde, kendiniz de balık yemi yapabilirsiniz ama piyasada farklı balık türleri için üretilmiş kaliteli ve bol çeşitli yemler çok ucuza bulunabildiği için özel durumlar haricinde böyle bir girişime gerek yoktur. En iyisi yine akvaryumlarla ilgili yayınları ve web sitelerini takip etmek, balığınızla ilgili mümkün olduğunca çok bilgi toplamaktır.

Burada özellikle yavru balıklar için çok önemli ve gerekli olan bir yemden ve bu yemin hazırlanışından bahsetmek gerekiyor. Artemia (artemia salina) denilen bir tür karidesin (tuzla karidesi, bu canlının diğer adıdır) larvaları, balıklar için çok önemlidir. Özellikle yeni doğan yavrulara artemia larvaları verilmelidir. Artemia, içermiş olduğu yüksek besin değeri ile yavru balıkların gelişimlerini hızlandırır ve bağışıklık sistemlerini güçlendirir. Artemia aslında tuzlu sularda yaşayan bir tür minik karidestir. Akvaryumcularda genellikle bunların yumurtaları satılır. Yumurtaları toz yem gibidir. Ama direkt olarak balıklara verilmemelidir. Balıklar yumurtaların kabuklarını sindiremeyeceği için hiçbir faydası olmaz. Artemia yemi şu şekilde hazırlanır: 1 litre kadar suya 1 kaşık tuz atılır ve tuz eritildikten sonra su 25-26°C ısıya gelince istenilen miktarda artemia yumurtası bu tuzlu suya eklenir. Bu sırada suya havataşı ile bir miktar hava verilmesi daha faydalı olur ama bu işlem sırasında suyun dalgalandırılmamasına ve yumurtaların dibe çökmemesine özen gösterilmelidir. Larvalar 1-2 gün içerisinde yumurtadan çıkarlar. Çıplak gözle bu minik larvaları görebilirsiniz. Büyüteçle baktığınızda ise daha kolay görünür, sürekli hareket eden minik yaratıklardır. Su tuzlu olduğu için bu larvaları direkt olarak balıklara vermeyin. İnce çorap veya tül ile süzdükten sonra üzerlerine tatlı su dökerek tuzdan arınmasını sağlayın. Tatlı su balıklarının tuzu direkt yutması demek; böbreklerinin ağır hasara uğraması demektir. Tatlı su ile artemia larvalarını süzdükten sonra balıklarınıza verebilirsiniz. Bu işlemi birkaç günde bir tekrarlarsanız balıklarınız gayet sağlıklı olurlar.

Yine özellikle yavru balıklar için hazırlayabileceğiniz bir başka yem de yumurta yemidir. Bildiğimiz tavuk yumurtasını haşlayın. Haşlanmış yumurtanın sarısını bir fincana yada bardağa koyun. Üzerine biraz su ekleyip yumurtanın sarısını ezin. Bulamaç haline geldikten sonra da 10-15 dakika bekleyin. Tortu kısmı dibe çöktükten sonra yüzeyde kalan suyu bir çay kaşığı yada şırınga ile balıklarınıza verebilirsiniz. Bu yemi kullanırken dozaja dikkat edin. Fazla katarsanız akvaryumun suyu bulanabilir.

Balıklarınınız için hazırlayabileceğiniz başka bir yem de evde hazırlayabileceğiniz bitkisel yemlerdir. Ispanak, yemeklik kabak, havuç, salatalık, marul gibi bitkileri de balıklarınız severek yiyeceklerdir. Bu yiyecekleri güzelce temizledikten sonra haşlayabilir veya direkt verebilirsiniz. Ama haşlamanız balığın yemi yiyebilmesine kolaylık sağlayacaktır.

Bir başka yem de tubifex kurtlarıdır. Bunlardan markalı yem olarak kurutulmuşlarını akvaryumcularda bulabilirsiniz. Canlı olarak da balıklarınıza verebilirsiniz. Fakat bu yemle ilgili çok fazla dikkat edilmesi gereken bir konu vardır: Bu kurtçuklar atık sularda, lağım sularında ve derelerin dibindeki balçık kısımlarda bulunur. Hijyen konusuna önem göstermediğiniz taktirde balıklarınız hastalığa yakalanacaklardır. Temizliğinden emin olduğunuz tubifex kurtlarını direkt akvaryuma atmayın. Çünkü bunlar tabandaki kumların içine saklanırlar ve suyun aşırı kirlenmesine sebep olurlar. Kurtçuk yemleri yerleştirmek üzere satılan yemliklerden satın almanız faydalı olur. Kurtçukları bu yemliklerin içine koyun, balıklarınız gidip onları deliklerden çekerler. Böylece suyun da kirlenmesini engellemiş olurunuz.

Özellikle yavru balıklar için hazırlanan, basit ama çok faydalı bir yem de yumurta yemidir. Şu şekilde hazırlanır: Bir yumurta haşlanır. Yumurtanın sarısı bir fincanın içine koyulduktan sonra yarısına kadar su eklenir ve yumurta bir çay kaşığı ile ezilir. Fincanın içindeki malzeme bulamaç haline geldikten sonra, tortunun çökmesi beklenir. 10 dakika sonra tortu tamamen dibe çökmüştür. Bir çay kaşığı ile fincanın yüzeyindeki su alınır ve yavrulara verilir. Bu malzemeyi buzdolabında birkaç gün saklayabilirsiniz.

Yem olarak ne kullanırsanız kullanın, balıklara vereceğiniz miktar 1-2 dakika içinde tüketebilecekleri kadar olmalıdır. Yemin fazlası dibe çökeceği için hem suyu kirletecektir, hem de suyun kimyasını bozarak balıklarınızı hasta edecektir.

Devam edecek...

Yeni başlayanlar için pratik bilgiler... bölüm 1

GENEL AKVARYUM BİLGİLERİ
(AKVARYUM HOBİSİNE YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN)

Akvaryum hobisine yeni başlayanlar için 30 litrelik bir tank yeterlidir. (Ama daha büyüğü her zaman daha iyidir) 20-30 litrelik bir tankta çok fazla balık bir arada bulundurulamaz. Bununla beraber bu kapasitede bir tankta başlangıç için bakımı kolay olan balık türleri beslenebilir. Bu sayfada, akvaryum hobisine yeni başlayanlar için bir takım bilgilere yer vereceğim.

Tankın kapasitesi şu şekilde hesaplanır:

G= Genişlik (cm. cinsinden) Y= Yükseklik (cm. cinsinden) U= Uzunluk (cm. cinsinden)

Tankın kapasitesi (Litre)= GxYxU/1000

Örnek: Tankımızın genişliği 20 cm. , yüksekliği 30 cm. ve uzunluğu 50 cm. olsun. Bu durumda tankımızın litre cinsinden hacmi: 20x30x50/1000=30 Litre olur.


Akvaryum nasıl kurulur?

İlk önce akvaryumunuzun hacmi kadar çeşme suyunu üzeri açık bir kabın içinde 48 saat kadar havalandırın. Çeşme suyu klor içerdiği için bunu yapmanız gerekir. Klor, akvaryum balıkları ve bitkiler için zararlıdır ve öldürücüdür. Çeşme suyu 48 saat kadar dinlendirildikten sonra canlılarınız için zararlı olan klor uçacaktır. Daha sonra bu dinlenmiş suyun içine piyasada akvaryumculardan kolaylıkla temin edebileceğiniz çeşitli su hazırlayıcılar katabilirsiniz. Bunlar, canlılar için zararlı olan ağır metalleri nötr hale getiren çeşitli kimyasallardır. Dozajına uygun bir şekilde suya kattıktan sonra, suyun ısısını balıklarınızın isteyeceği ısıya getirmelisiniz. Birçok akvaryum balığı 20-26 °C sıcaklıkta yaşar. Yine de hangi balığı beslemeye karar verdiyseniz ısıyı ona göre ayarlamalısınız. Bu arada, özel durumlar (hastalık, bazı balıklarda üreme,...) haricinde ısı sabit tutulmalıdır. Bunun için de yine piyasada çok çeşitli olarak bulunan termostatlı ısıtıcılardan almalısınız.

Temizlenmiş olan boş tanka 10-15 cm. yüksekliğinde suyu boşaltın. Daha sonra tabandan 3-5 cm. yüksekliğe dek temizlenmiş dere kumunu (deniz kumu, kuarz kum ve akvaryumlarda kullanılabilen; suyun kimyasını bozmayan kumlardan kullanabilirsiniz) koyup elinizle hafifçe düzeltin. Taban malzemesinin akvaryumun ön kısmına doğru hafif bir meyil oluşturması, gözle görülebilen pisliklerin tankın ön tarafında birikmesini ve daha kolay temizlenmesini sağlayacaktır. Taban malzemesini de yerleştirdikten sonra su bitkilerini köklerini zedelememeye özen göstererek kuma gömün. Tankınızı istediğiniz gibi dekore edebilirsiniz. Bunun için piyasada çok çeşitli malzemeler bulunmaktadır. Ama yine de akvaryumun doğal görünmesi balıklarınızın sağlığı açısından çok daha önemlidir. Bu yüzden de onları zaman içinde zehirleyebilecek veya strese sokabilecek plastik ve metal malzemeleri akvaryumunuza sokmamalısınız. En doğal dekor malzemeleri çakıl taşları, çeşitli kütükler ve kayalardır. Bunları doğada da bulabilirsiniz ama doğadan alacağınız malzemeleri iyi dezenfekte edilmezse balıklarınız hastalanıp ölebilir. Akvaryum içinde kullanılacak olan malzemeler, suyun kimyasını bozmayan malzemeler olmalıdır. Akvaryum dekorunuzu sadece hayal gücünüz sınırlayacaktır. En iyisi, doğayı elinizden geldiğince taklit etmeye çalışmanız olacaktır.

Dekorunuzu hallettikten sonra sıra bir akvaryum için çok önemli olan malzemeleri yerleştirmeye geliyor. Bunlar: Filtre, hava motoru, ısıtıcı-termostattır. (Filtrasyon 3 şekilde gerçekleştirilir. Çeşitli filtre türleri vardır. Bunu ilerleyen bölümlerde ayrıntılarıyla göreceksiniz.) Filtre ve ısıtıcı-termostatı tankınıza yerleştirdikten sonra tankınızın geri kalan kısmını da suyla doldurun. Şimdi filtre, hava motoru ve ısıtıcı-termostatı çalıştırın ve ısının balıklarınızın isteyeceği ısıya gelmesini bekleyin. Su gereken ısıya geldiğinde artık geriye bir tek şey kalıyor; balıklarınızı suya yerleştirmek.

Akvaryum hobisi, sürekli olarak kendini geliştirmeyi gerektirir. Piyasada bulunan çeşitli yayınları takip etmelisiniz, akvaryumlarla ilgili olarak hazırlanan web sitelerini ve forumlara başvurmalısınız, konu ile ilgili olan insanlara danışmalısınız. Akvaryum hobisi, hobiciliğin de ötesinde çeşitli sanat, spor, bilim dallarına benzer. Doğayı taklit etmek, sürekli olarak kendini geliştirmek, hayal gücünü zorlamak konularında akvaryum hobisi çeşitli sanat dallarına benzer. Fırsat buldukça doğaya açılıp çeşitli dekor malzemeleri toplamak, sulak alanları dolaşmak açısından da yeri geldiğince spor faaliyetlerine vesile olur. Su analizleri yapmak, canlılarınızın sağlığı açısından çeşitli kimya kaynaklarından faydalanmak, akvaryumunuzda kullanmak için evde bir takım malzemeler üretmek açısından da çeşitli bilim dalları ile iç içedir. Kısacası akvaryum hobisi; sanat, spor ve bilimi tek noktada birleştiren bir hobidir.

Akvaryumunuzda beslediğiniz canlıların üremelerine şahit olmak, yavrularını büyütmek, çeşitli davranışlarını gözlemlemek, büyülü su altı dünyasının bilinmeyenlerine doğru uzunca bir yolculuğa çıkmak şüphesiz her hobici için çok büyük bir mutluluk kaynağıdır. Evinizde kuracağınız sağlıklı bir akvaryum, günlük yaşamın stresinden uzaklaşmak için güzel bir yoldur.

Akvaryum için gerekli malzemeler şunlardır: Su değişimleri için tankın hacminin %25 oranında deterjan ve benzeri madde değmemiş boş bir kova, ısıtıcı-termostat, filtre, hava boruları, hava vanaları, kaliteli balık yemleri, balıkları yakalamak için süzgeç, ısıyı ölçmek için derece, çeşitli ilaçlar (metillen mavisi, malahit yeşili...), kaya tuzu, büyüteç.

Akvaryumun yeri:

Akvaryumunuzun, hava sirkülasyonu olmayan biryerde kurulması son derece önemlidir. Bulunduğu yerde soğuk-sıcak hava hareketlerinin olmaması gerekir. Örneğin; balkon kapısının yanına koyulmamalıdır. Koyulduğu taktirde hava sirkülasyonu meydana gelirse suda ısı değişimleri meydana gelebilir. Tropik balıkların çoğu ısı değişimlerine karşı hassastır.

Akvaryumunuzun, yerden 50-75 cm. yukarıda olması ve bulunduğu odanın her köşesinden rahatça görülebilmesi önemlidir. Böylece daha estetik bir durum oluşur. Akvaryumunuzun bulunduğu masa, dolap, vitrin yada benzeri malzeme kesinlikle sağlam olmalıdır. Akvaryumunuzu taşıyabilecek güçte olmalı ve sarsılmamalıdır.

Akvaryumunuzu direkt olarak güneş ışığı almayan bir yere yerleştirmelisiniz. Güneş ışığı alg oluşturur ve akvaryumunuz kirli görünür. Yosunlar heryeri kaplayabilir. Özellikle bitkilerin yaprakları üzerinde çıkan yosunlar bitkilerinizi öldürebilir. Bununla birlikte akvaryumunuzun güneş ışığı alması demek, suda ısı değişikliklerinin olması demektir. Daha önce de belirtildiği gibi akvaryumunuzda ısı değişimlerini mümkün olduğunca en aza indirmelisiniz.


Filtrasyon:

Akvaryumculukta 3 tür filtrasyon vardır. Bunlar; mekanik filtrasyon, kimyasal filtrasyon, biyolojik filtrasyondur.

Mekanik filtrasyon, akvaryumlarda kullanılan çeşitli filtrelerle yapılır. Filtreler iç filtre ve dış filtre olmak üzere 2 çeşittir. İç filtreler genellikle küçük akvaryumlarda, dış filtreler ise genellikle büyük akvaryumlarda tercih edilir. Çeşitli filtre türleri vardır. Bunlardan bazıları; sünger filtre, şelale filtre, pipo filtre gibi filtrelerdir. Filtrenin çalışma prensibi şu şekildedir: Akvaryumdaki suyu çeker, süzer ve akvaryuma geri pompalar. Filtre malzemesi olarak çok çeşitli şeyler kullanılır. Sünger, sentetik elyaf bunların başlıcalılarıdır. Akvaryum hobisine yeni başlayanlar için en uygunu bir kafa motoru veya bir su pompası ile çalıştırılan sünger iç filtrelerdir.

Kimyasal filtrasyon, akvaryumun tabanına çeşitli malzemeler koyarak suyun kimyasal özelliklerini ayarlamak amacıyla yapılan bir filtrasyon çeşididir. Torf, odun kömürü gibi malzemeler, kimyasal filtrasyon yapmak için deneyimli akvaryumcular tarafından kullanılmaktadır.

Biyolojik filtrasyon, suda bulunan birçok faydalı bakteriler tarafından yapılır. Bir tank ilk kurulduğunda biyolojik filtrasyon elemanı olan bakterilerin sayısı yeterli değildir. Biyolojik filtrasyon için gereken yapının oluşması için en az 3-4 hafta geçmesi gerekir. Birçok akvaryum hobicisi, biyolojik yapının (bakterilerin) oluşması için akvaryumu kurduktan sonra 1 ay boyunca boş bırakır. Bu, yanlış bir tutumdur. Akvaryuma balık konmadan önce biyolojik dönüşüm gerçekleşmez. Suyun balıklar için uygun hale gelebilmesi için yeni kurulan tanka birkaç tane dayanıklı balık koymak en uygunudur. 1 ay sonra daha hassas balıklar konulabilir.


Isıtıcı-termostat:

Akvaryumunuzun kapasitesine uygun bir ısıtıcı-termostat kullanmalısınız. Tabi ki bu durum tropikal balıklar için geçerli. Serin su balıkları için (mesela japon balığı) ısıtıcı-termostat kullanmayın. Piyasada çok çeşitli ısıtıcı-termostatlar bulunmaktadır. Suyun ısısı sabit kalmalıdır. Suyun ısısının değişkenlik göstermesi balıkların sağlığını bozar. Bazı balıklar 1°C'lik ısı değişimine karşı bile hassastırlar. Isıdaki değişimler, balığın çeşitli solungaç enfeksiyonuna yakalanmasına sebep olabilir. Bu tür hastalıklarla ilgili bilgileri SAĞLIK kısmında bulabilirsiniz. Unutmadan; ısıtıcı-termostat da dahil akvaryumda kullanılan elektrikli cihazların kaliteli ve sağlam olmasına dikkat edin. Diğer konulardaki bir eksiklik sadece akvaryumdaki canlıların hayatını olumsuz yönde etkiler. Ama elektrikli aletlerdeki bir aksaklık, sizin hayatınızı tehlikeye sokabilir.

Aydınlatma:

Özellikle bitkili akvaryumlarda aydınlatma konusu hayati bir önem taşır. Güneş ışığı bitkiler için zararlı alg oluşumuna sebep olduğu için -ve ısı değişimlerine neden olduğu için- genellikle ev akvaryumlarında kullanılmaz. Akvaryumlar güneş ışığı yerine yapay ışıklandırmayla aydınlatılır. Bu işlem için özel akvaryum florasanları kullanılsa da elektrikçilerde bulabileceğiniz küçük florasanlar da işinizi görebilir. Dikkat etmeniz gereken konu, akvaryumunuzun uzunluğu ve derinliğidir. Her elektrikli cihazda olduğu gibi bu cihazları da kullanırken dikkat etmelisiniz, aksi taktirde tehlikeye giren sizin hayatınız olur.

Bazı hobiciler florasan yerine normal ampul kullanmayı tercih etseler de bu kesinlikle sakıncalıdır. Çünkü ampul suyu aşırı derecede ısıtır. Verdiği ışık rengi hoş bir görüntü oluşturmaz ve yosunlaşmalar oluşabilir. Ayrıca çok fazla elektrik harcarlar. Piyasada çok çeşitli ışıklandırma sistemleri satılmaktadır. Bunlardan bulamazsanız elektrikçilerden bulacağınız florasanlar da işinizi görecektir.

Akvaryum 10-15 saat kadar aydınlatılmalıdır. İdeal olanı günde 12 saat aydınlatmaktır. Geceleri florasanı kapatmalısınız. Hergün aynı saatte açık aynı saatte kapatmalısınız. Elektrikçilerde timer adıyla satılan cihazlar bu sorununuzu giderebilir. Cihazı günde kaç saat aydınlatacaksanız timer cihazını kurun, florasan otomatik olarak açılması gerektiğinde açılır ve kapanması gerektiğinde kapanır.

Bitkili bir akvaryumda aydınlatma yapılmazsa bitkiye ekstra gübre ve çeşitli malzemeler vermenin anlamı yoktur. Ayrıca bitkiler karanlıkta karbondioksit açığa çıkardıkları için olumsuz bir durum oluşabilir. Karbondioksit, pH seviyesini düşürür. Çok fazla karbondioksit yüklenmesi, bu durumu daha da yoğunlaştırabilir. Akvaryum da küçük bir ekosistem olduğu için zincirin halkalarındaki en küçük bir değişiklik diğer unsurları da etkiler. Bu yüzden her konuda olduğu gibi aydınlatma konusuna da önem vermek gerekir. Bu yüzden de aydınlatma konusu ayrıca önemlidir.

devam edecek...

Makale: Yüksek Kalitede Siyah Kılıç Üretmenin Sırları

Yazan: Charles Drew
Çeviren: Serkan Aydın


Kaliteli Siyah Kılıçkuyruk üretmeyi; 30 yıldan beri bunları üreten bir bayandan öğrenmiştim. Bu bayanın A.B.D.’ye 1 kutu yüksek kalite, geniş yüzgeçli, siyah kılıçkuyruk gönderip bir çifti için 15$ aldığını hala hatırlıyorum. Bahsettiğim zamanlar; A.B.D. ve Kanada Doları şimdiki kadar değersiz değildi. Aksine 5.000 dolara sıfır bir Cadillac satın alabiliyordunuz. Sanırım bu örnek o zamanlar için siyah kılıçkuyruğun ne kadar değerli olduğunu anlatmaya yetecektir. Bu konuda bilmeniz gereken ilk şey siyah kılıçkuyruktaki siyah rengi veren pigmentlerin bir çeşit kanser olduğudur. Piyasada bulabileceğiniz çoğu kılıçkuyruk ise siyah değil daha çok gridir. Yüzgeç renkleri ise şeffaftan daha koyu tonlara doğru çeşitlilik gösterir. Eğer yüzgeçler çok koyu bir siyaha dönerlerse bu durumda balıkta tümör vardır ve kısa sürede ölecektir. Bu problemden kurtulmanın tek yolu yüzgeçleri daha açık tonlarda ya da renkli olarak üretmektir. Bulabileceğiniz en güzel ve yüzgeçleri siyah olmayan, siyah, dişi kılıçkuyruk ile işe başlayın. Daha sonra istediğiniz herhangi bir türde, yüzgeçleri koyu kırmızı ya da turuncu olan bir erkek bulun. Ben daha çok kadife kırmızı erkekleri ya da neon kılıçları kullanıyorum. Bu eşleşme size yarı yarıya siyah olan yavrular verecektir. (Şimdiye kadar tümü siyah yavru veren bir kılıçkuyruk dişisi görmedim.) Yavrunun siyah olmayan bölümleri ise; ya annesinin arka zemin rengi olan yeşile bürünecek ya da babasının rengini alacaktır. Bu siyah yavrulardan ise güzel bir tutuncu/kırmızı oranı olan yavrular elde edebilirsiniz. Bu yavrular tek renkli balıklardan çok daha etkileyici olacaktır. Bu renk kombinasyonundaki balıklara Berlin Kılıçkuyruk denmektedir. (Belki de ilk defa Almanya’da üretilmişlerdir...) Bu yavrularn iyilerini seçerek, siyah kılıçkuyrukların ortak ırklarından çok güzel balıklar elde etmiş olursunuz. Eğer yaptığımız bu ıslahın ardından, yine kadife kırmızı bir erkek; siyah bir anneden doğan kırmızı dişi ya da kırmızı yüzgeçli siyah bir erkek ile eşleştirirseniz çok başarılı bir sonuç alabilirsiniz.

Benim en başta söylediğim, kalitelli, geniş yüzgeçli siyah kılıçkuyrukları üretmek için mutlaka bir kaç nesil üretime ihtiyaç vardır. İşe başlamadan önce güzel ve geniş yüzgeçli bir kılıçkuyruk ırkı bulun. Kuyruksallayan cinsinden, siyah renk elde edilemediği için, bu cins dışında herhangi bir renkte olabilir. Bulduğunuz bu geniş yüzgeçli erkeği (tercihen kırmızı ya da turuncu) bir lirkuyrukla eşleştirin. Eğer siyah bir dişi lirkuyruk bulacak kadar şanslıysanız, kestirmeden gitmiş sayılırsınız. Eğer bulamadıysanız onu da bizim üretmemiz gerekir. Bir erkek siyah kılıçkuyruk bulun ve tercihen turuncu ya da neon lirkuyruk ile eşleştirin. Yavruların bir bölümü siyah bir bölümü renkli olacaktır. Bu çaprazlamadan elde ettiğiniz siyah lirkuyruk dişisini, geniş yüzgeçli bir erkek kılıç ile çiftleştirin. Ortaya çıkacak yavru tüm ebeveynlerin karakteristik özelliklerini taşıyacaktır. Bu yavrular, standart yüzgeçli kılıçkuyruklara, geniş yüzgeçli lirkuyruklara ve nihayetinde geniş kuyruklu siyah aykılıçlara kadar çeşitlilik gösterecektir. Peki neden bu türü gidip akvaryumculardan satın alamıyoruz? Çünkü bu üretim, iş ister! Defalarca üretim yapmak ve yavrulardan bize lazım olanları yakalayıp tekrar tekrar üretmek profesyonel üreticiler için zaman kaybıdır.

Benim elde ettiğim siyah kılıçkuyurkların cinsel gelişimleri çok uzun zaman almaktadır. Örnek olarak ben balıklarımı genel olarak 240 litrelik bitikili akvaryumda beslerim. Bu şekilde bir balığın cinsiyetini belli etmesi bazen bir seneye kadar sürebilmektedir. Bu zamana kadar balıkların boyu 8.6-9cm’e ulaşmış olur. Bunun ardından cinsiyetine göre kuyruğunun meydana çıkması ise bir altı ay daha sürebilir. Oysa bu cinsten renkli balıklar 3 ay içerisinde cinsel olgunluğa erişir ve yavru vermeye başlarlar. Boyları ise yeterli yer olmadıkça daha fazla uzamaz. Ben her zaman geniş yüzgeçli siyah lirkuyruk dişilerimi, siyah geniş yüzgeçli erkek kılıçkuyruklar ile eşleştiririm. Bu; elde ettiğim, istenilen kalitedeki balık oranını daha da arttırmaktadır. Siyah lirkuyruklar çiftleştirme konusunda avantajlı balıklar değillerdir ancak, bir karma akvaryuma şüphesiz ki çok güzel bir görüntü katarlar. Siyah kılıçlarla ilgili tek problem ise siyah hamilelik lekesini görememenizdir. Hamile olduğunu sadece büyük karnına ya da genişlemiş doğum yoluna bakarak anlayabilirsiniz.

Yeni doğan yavrularımın beslenmesine çeşitli larvalar ve mikro kurtlar ile başlıyorum. Büyüdükçe; donmuş larvalar, pul yemler, tablet yemler ile devam ederek bir süre sonra iyi pişirilmiş suşi yemesini bile öğretiyorum.

Bu hobiyle uğraştığım 50 yıl boyunca bir çok kez kılıçkuyruklarla içli dışlı oldum. Defalarca çeşitli kazalar sonucu stoklarımı bitirdim ya da çok zayıflattım. Yıllarca hiç kılıçkuyruklarla uğraşmadığım oldu. Ancak bir süre sonra yeniden kendimi cesaretlendirerek, tekrar ve tekrar işe koyuldum.

Şu anki siyah kılıçlarım neon kılıç doğuruyorlar. Şimdilerde limonkılıç da denilen albino ananas kılıçlarımla bir çaprazlama yapmaya çalışıyorum. Hepsi geniş yüzgeçliler ve onlara lirkuyruk ekleyip; her seferinde, bulunması zor ve pahalı balıklar üretmek üzereyim.

Bu makaleyi, benim farkına vardığım bazı sırların sizinde farkına varmanız için, kimsenin kafasını karıştırmadan ve basit keleimeler kullanarak yazdım. Tümü genetiğin temelleridir!

Kaynak: http://www.aquarticles.com/articles/breeding/Drew_Black_swords.html